"Yavrucuğum, size asil bir sonun nasıl yitik bir başlangıca sahne olduğunu göstereceğim."
***
Soğuk bir kış günü sevgilim. Hatırladığına eminim. O gün evden çıkışımızı, heyecanla hastaneye gidişimizi... Her anı aklında, her detayı zihnine kazılı değil mi?
Nasıl unuturum, desene. Ben bile şu deftere şu satırları yazarken hala aynı heyecanla yanıp tutuşuyorum.
***
*Yedi ay sonra, Kasım*
"Bazı gariplikler var." dedi ultrasonun başındaki doktor. Gözlüklerini biraz daha gözüne yaklaştırıp monitöre eğildi. Deniz de onunla aynı yakınlıkta çatık kaşlarla izliyordu ekranı.
"Ben yanlış mı görüyorum Hande Hanım?" diye sordu şokla. Aniden geri çekildi ve gömleğinin cebinde duran odaklayıcı gözlüğünü gözüne takıp tekrar yaklaştı.
"Bir sorun mu var?" diye sordum kafamı yattığım yerden onlara çevirmeye çalışarak. Hande doktor işaret parmağıyla Deniz'e monitörden bir şey gösterdi ve onun tepkisini bekledi. Deniz kaşlarını havaya kaldırıp gözlerini kocaman açtı. O sırada Hande doktorun gülümsemeye başlayıp monitörden geri çekilmesiyle endişem biraz olsun dinmişti. İşaret parmağı hala monitördeyken bir anda orta parmağını da onun yanına iliştirip ikisinin arasını açtı ve bana yöneldi.
"Zafer işareti?" diye mırıldandım usulca. Deniz gözlüğünü çıkarıp tekrar cebine koyarken gözlerini birkaç kez sımsıkı açıp kapadı. Ardından boş bir ifadeyle bana döndü. Hande Hanım onun halini görünce daha çok gülmeye başladı.
"Bu bir zafer." diyebildi Deniz donukça.
"Biri bir şey söylesin artık! Ne oldu!?" Hande Hanım hala havada olan elini indirdi ve kafasıyla yanında ayakta bekleyen Deniz'i işaret etti.
"Deniz Bey açıklayabilir bence." ardından ayaklandı ve odadan aynı güleç ifadeyle ayrıldı.
"Deniz, ne oldu?" sedyeden doğrulmaya çalışırken bir yandan da doktorun bıraktığı peçetelerle karnımdaki jeli temizliyordum. Hızlıca yanıma gelip bana yardım etmeye çalıştı.
"Başımıza gelebilecek en güzel şey geldi." dedi sersem bir ifadeyle gülerek hala şokta gibiydi.
"Ne?"
"İki." dedi aniden.
"Bir değil iki."
"İki mi!?" dedim hayretle. Kafamı öne eğip karnımla bakıştım. Henüz belirginleşmemişti bile.
"Deniz sen ciddi misin?" doğru anladığımdan emin olamayarak hızlıca ona döndüm ve ellerini tutup çekiştirdim. Nemli gözlerle bana baktı ve ısrarla kafa salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOR MENEKŞE
Chick-LitDilara, yıllar önce hastane koridorunda Deren'e verdiği sözü tutmak için çabalamaktadır. Bu zorlu yolda, bir falezin kıyısında dalgalara yakalanır. Dalgaların ise onun gözlerindeki emaneti almaya ihtiyacı vardır. Anlamsız intiharlar ya da kanıtsız c...