***
Açelya telefonumu ikinci çalışında açmıştı. Sesinde uyku olmaması beni kuşkulandırmıştı. Bu saatte uyanık olmasının elbet bir sebebi olmalıydı.
"Uyumadın mı sen daha?" diye sordu açar açmaz dinç bir şaşkınlıkla.
"Hayır, sen de mi uyumadın?" saçma sorum karşında duraksamıştı. Uyanık olmasa telefonumu açmasının imkansız olduğu gerçeği aklımdan uçmuştu.
"Uyumadım." dedi sesi soğumuştu. Bunu kendi de fark edince kendini sarsıp sordu.
"Bir sorun mu var, nasılsın sen?" elimle önüme düşen saçlarımı sertçe arkaya itip pencereye doğru yaklaştım ve siyah kapüşonlunun az öncesinde durduğu yere baktım fakat orada değildi.
"Bir şey yok." dudaklarım arasından fırlayan bu kelime istemsizdi. Donuk bakışlarım boş sokakta onu ararken nefesim hızlanmıştı. Açelya'nın bana seslendiğini ise birkaç sefer sonra duymuştum.
"Dilara, iyi misin!?"
"İyiyim ben, uyuyamadım sadece."
"Sesin hiç iyi gelmiyor." dedi kararlılıkla ardından telefondan Demir'in sesi gelmeye başladı.
"Dilara bir şey mi oldu?"
"Hayır olmadı." parmaklarımı dudaklarımda gezdirirken üşüdüğümü ama aynı zamanda da terlediğimi hissetmiştim. Sahildeki görüntü tekrar gözlerimin önünde canlanıyordu sanki. Yavaş adımlarla geri gelip yatağıma oturduğumda konuyu bir şekilde değiştirmem gerektiğini düşünmüştüm. Uzun süren sessizliğim karşısında telaşlanmışlardı.
"Dilara ses ver!"
"Deniz." dedim aniden. Az önceki gibi ağzımdan istemsiz çıkan kelimeler başımı döndürmüştü.
"Deniz mi?" Demir kekelediğinde kaşlarım çatılmıştı.
"Ondan haber aldınız mı?" birkaç saniye süren sessizlik Demir'in telefonunun çalmasıyla delinmişti.
"Bir dakika." diyerek telefonu Açelya'ya verdi fakat söylendiğini duyabiliyordum.
"Okul müdürü gecenin bu saatinde neden beni arıyor?" onlar şaşkınlıktan seslerini çıkaramazken ben de susuyordum. Demir telefonu dikkatle açtığında dediklerini net bir şekilde duyabiliyordum.
"Efendim hocam?"
"Evet hocam hala haber alamıyoruz."
"Hayır hocam biz velilerini tanımıyoruz." ne hakkında konuştuklarını anlayamayan bir tek bendim. Pürdikkat onlardan gelecek herhangi bir sesi beklerken Demir'in şok olmuş sesiyle irkildim.
"Ne dediniz!?" Demir'in ağzından çıkan son cümle bir yıkılış cümlesiydi. Demir bir süre donakalmıştı.
"Geliyoruz hocam, geliyoruz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOR MENEKŞE
Genç Kız EdebiyatıDilara, yıllar önce hastane koridorunda Deren'e verdiği sözü tutmak için çabalamaktadır. Bu zorlu yolda, bir falezin kıyısında dalgalara yakalanır. Dalgaların ise onun gözlerindeki emaneti almaya ihtiyacı vardır. Anlamsız intiharlar ya da kanıtsız c...