"Kalbimin acıdığını hissettim. Bunu tek hisseden ise ben değildim. Üşüyen parmak uçalarımın dokunduğu omuzların sahibinin, karşımda dimdik bir dağ gibi yıkılmadan durduğu sürece kalbimdeki her kıpırtıyı hissedeceğini biliyordum."
***
Düğünün başlamasına dakikalar kala Açelya ile birlikte gelin odasındaydık. Fazla kabarık olmayan, oldukça sade ve Açelya'nın güzelliğini ön plana çıkaracak bir gelinlik seçmişti. Omuzlarına dökülen sarı saçlarını salık ve dalgalı yaptırmış, saçlarının rengiyle uyumlu çiçeklerin gelişigüzel süslediği duvağı ise onu adeta bir peri kızına çevirmişti. Elinde çiçeğiyle aynada kendine son kere bakarken heyecan yüzünden okunuyordu. Arkasına geçip duvağını düzelttikten sonra aynanın açısına geçip ona bir kez daha baktım.
"Muheteşem oldun, Açelya..." tarifsiz bir duygusallığın içerisindeyken koyu mor renginde ve dizlerime kadar uzanan eteğiyle bedenimi kaplayan elbisemin yakasını düzeltmeye başladım.
"Dilara, bugün gerçek değil mi?" arkasından çekilip yüz yüze gelmek için önüne doğru ilerledim. Onu baştan aşağı bir kez daha süzdüm ve ellerimi birbirine kenetleyip sol omuzma kaldırdım.
"Bugün gerçek, sen gerçeksin, Demir ve Açelya gerçek..." çiçeğiyle yüzünü kapatıp birkaç saniye öylece bekledi.
"Ben çok heyecanlıyım, dışarıda kimler var!?" hala dışarıda kimlerin olduğunu umursamasının çok özel olduğunu düşünerek güldüm.
"Kimi çağırdıysan onlar var. Hem özel olarak birini merak ediyorsan hemen söyle bakayım gelmiş mi?" güldü ve göz devirip tekrar aynaya baktı.
"Aylin'e davetiye yollamıştım biliyor musun?" şokla ufak bir kahkaha attığımda o da mahmur bir bakışla yüzüme baktı.
"Onun geleceğini cidden düşündün mü?" diye sordum beklemeden. Omzu silkti.
"İsterse gelebilirdi, ben davetimi yaptım. Hem biraz AçDem dozu alsa fena mı olurdu?" dudaklarımı büzüp kollarımı bağladım.
"Tabii canım, bence o doz çok iyi gelirdi. Ama sanmıyorum bunu isteyeceğini. Muhtemelen şuan yine arabozuculukla meguldür."
"Bence de." dedi umursamazca.
"Burada zaman kaybedeceğini sanmıyorum." kısmen uzamakta olan saçlarımı kulağımın arkasına ittirip alayla gülmeye devam ettik. Tam o sırada kapının çalmasıyla irkildik. İçeriye, kapı aralığından beklemeden iki kafa uzanmıştı.
"Hazırsınız mı?" diye sordu Demir. Garip bakışlarla söylediği sözlerinin garipliğiyle yüzümüzü ekşittik. Deniz bunu fark etmişti. Demir'i sırtından odanın içerisine doğru ittirip kapıyı kapattı ve ceketini düzelttikten sonra kolunu Demir'in omuzuna attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOR MENEKŞE
Genç Kız EdebiyatıDilara, yıllar önce hastane koridorunda Deren'e verdiği sözü tutmak için çabalamaktadır. Bu zorlu yolda, bir falezin kıyısında dalgalara yakalanır. Dalgaların ise onun gözlerindeki emaneti almaya ihtiyacı vardır. Anlamsız intiharlar ya da kanıtsız c...