1.BÖLÜM

1.5K 83 10
                                    

"Zorlukları karşılamanın iki yolu vardır; ya zorlukları değiştirirsiniz ya da zorlukları çözmek için kendinizi."
-Phyllis Bottome

🩸🩸🩸

Günümüz
28 Mart 2023 (08.03)

Annemin ilaçlarını içirdikten sonra nihayet evden çıkmıştım. Otobüs durağına koşarak gidersem büyük ihtimalle derse zamanında yetişecektim. Bugünlük, hayatımın zorluğunu ve standartlığını derse geç kalıp okula yürüyerek giderken değil, otobüste neredeyse akraba olacak kadar sıkış tepiş yolculuk yaparken sorgulayacaktım.

Başımı kaldırıp bakışlarımı durağa çevirdiğimde otobüsün yaklaştığını görüp adımlarımı hızlandırdım. Sıska bacaklarım beynimin hız sinyalini nihayet kavramış ve beni saniyeler içinde otobüse ulaştırmıştı. Başarmıştım. Bir haftadır ilk kez otobüsü zamanında yakalamıştım. Bugün Zuhal hoca "Dört sene oldu bırakacaksan bırak gelme." demek yerine "Kıyamet mi kopacak zamanında gelmişsin." diyecekti.

Otobüsten içeriye kendimi attığımda sabah sabah burnuma dolan sigara kokusu yüzümü buruşturmama sebep oldu. Sanırım son çektiği dumanı içinde tutup otobüsün içine bırakmıştı dibimdeki orta yaşlı adam. Midem bulanacaktı. Yanımdaki direğe sıkıca tutunup gözlerimi kapatmış ve on dört dakika sürecek bu işkenceye teslim olmuştum.

Orta yaşlı adamdan gelen yoğun sigara kokusu, henüz çalışmaya bile başlamadan terlemiş ve deodorant icadından bihaber insanların acı kokusu, muhtemelen tenine en yakışanı seçtikleri ve mükemmel olduğunu sandıkları parfüm kokuları.. Hepsi bir el olup boğazıma sarılmış gibiydiler.

Yolculuğun yedinci dakikasında telefonuma gelen iki mesaj sesiyle gözlerimi açtım. Bu saatte bana mesaj atacak tek bir Allah'ın kulu olmadığını varsayarsak mesaj iş yerimdendi. Her gün mesajlaşacak kadar yakın olduğum arkadaşlarım yoktu. Bir baş belam olan Yağız Alacan vardı ki, o da asla bu saatte uyanmazdı. Mesaja bakmayı yedi dakika daha ertelemiştim.

Otobüs, üniversitenin yakınındaki durağa ulaşmış kapılar açılmıştı. Mide bulantım son raddedeyken asla yenemediğim huyumu yine konuşturmuş, diğer kokuları arka plana atmama sebep ve birincil muhatabım olan adama yol boyu beni sigara kokusuna mahkum ettiği için "Bok iç be!" diyerek kendimi kaldırıma atmıştım. Adam ne olduğunu anlayamadan kapanan kapının arkasından bana bakıyorken göz devirip ciğerlerimi temizlemeye odaklandım. Üniversitenin çevresinde fazla ağaçlık bölge olması şanstı. Tabi ne kadar ciğerlerim temizlenirse temizlensin kusacağımdan adım kadar emindim.

Final koleksiyonu dersimiz için atölyeye geçmeden önce zaten boş olan midemi mümkünmüş gibi iyice boşaltmış yüzümü yıkayıp telefonuma bakmıştım. İş yerimden olduğu tahminimin doğruluğu beni karşılarken müdürün attığı shifte göz gezdirdim.

Bu hafta isteğim üzerine her güne adım yazılmıştı. Annemin ilaçları, final koleksiyonum için yapacağım harcamalar, faturalar, derken buna mecburdum bir nevi. Müdürün bana kıllık yapmadan kabul etmesi hem şaşırtmış hem de normal gelmişti. Genelde müşterilerle iğneleyici konuştuğum için beni pek sevmezdi ama gün sonunda en çok satışı benim yapmış olmam işine gelirdi. Demek ki bu hafta işine gelmesi gerekiyordu.

Bana özelden ayrıca bir mesaj daha yollamıştı. Eğer ders programı mı ayarlayabilirsem bazı günler full-time olmamı istemişti. Buna oraya gittiğimde karar verecektim. Telefonumu cebime atıp atölyeye girdim.

Sınıftaki neredeyse tüm gözler üzerime dönmüştü. Bazıları bakışlarını hâlâ üzerimde tutarken bazıları da beni bu saatte görmenin şaşkınlığını birbiriyle paylaşıyordu. Sınıfta görmekten rahatsız olmadığım tek kişi Tolga denen çocuktu. Sadece onunla göz göze gelip gülümsemiş sonra da kimseye aldırmadan çalışma masalarından birinin başına geçmiş, çantamı çıkarıp bir sandalyeye oturmuştum.

Beyaz LotusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin