24.BÖLÜM

351 18 2
                                    

"Sevgi yeterince gerçekti acı da öyle."
-Joanne Greenberg

🩸🩸🩸

29 Nisan (16.16)

Cihangir'in beni yemekten sonra bıraktığı atölyede henüz bir saat dolmamıştı fakat sabrım taşmak üzereydi. Berat bir an önce beni almaya geldiğini söylemeli ve bir saniye bile kaybetmeden eski evimize gitmeliydik. Tolga'nın işi olduğundan burada değildi ve bu fazlasıyla işime gelmişti. Cihangir'in bekleyen adamlarından bile gizli çıkmaya çalışacağım bu atölyede Tolga'ya takılmak en son isteyeceğim şeydi.

Vakit geçirmek adına, okulda konuştuğumuz üzere atölyedeki eşyalarımı toparlıyor, onun işine yarayacağını düşündüğüm malzemeleri kenara ayırıyordum. Takıntılı halde kumaşları renk sırasına göre katladığım sırada telefonuma gelen mesaj sesiyle irkilmiştim. Hızlıca elime alıp kontrol ettiğimde sonunda beklenilen an gelmişti.

Bilinmeyen numara: Şimdi.

Mesajı gördüğüm anda elimdeki kumaşları olduğu gibi bırakmış, atölye çalışanlarından ayrı çalıştığım bölümden kimseye tek kelime etmeden ve sessiz adımlarla çıkmıştım. Berat'ı ilk kez gördüğüm bodruma inmiş bana tarif ettiği yolu takip ederek binanın arka çıkışına açılan kapısına ulaşmıştım. Kendimi sakin kalmaya özen göstererek dışarı attığımda önce çevre kontrolümü yapmış, sonra da Berat'ın içinde beni beklediği arabaya ilerlemiştim.

Kapıyı açıp arabaya bindiğim anda Berat'ın gülümseyen yüzüyle karşılaşmıştım. Bu beklemediğim bir karşılamaydı. Onu gülerken görüp görmediğimi sorguladığım kısacık anda "Hoş geldin." diyerek ana odaklanmamı sağladı.

"Hoş buluruz umarım." dediğimde kemerimi takmış derin bir nefesle yola çıkmaya hazır olduğumu belli etmek ister gibi tamamen önüme dönmüştüm. Berat arabayı çalıştırıp yola koyulduğumuz anda ondan beklediğim soruyu hiç bekletmeden sormuştu.

"Cevabı bulacağına emin misin?"

"Bir şey bulacağıma eminim." deyip kısa bir anlığına ona baktığımda bana olan inancını görmek şaşırtmıştı. Babamdan kaynaklı olsa gerek, sanırım zekama güveniyordu. Bu da garip bir şekilde aynı anda hem canımı sıkmış hem egomu okşamıştı.

Yolumuz çok uzun sayılmasa da trafiği hesaba katınca konuşmak için biraz vakit oluşmuş, bunu ilk değerlendirmek isteyen de Berat olmuştu.

"Sence ufacık da olsa seninle ilgili şüpheleri var mı?"

Sorusuna karşılık gözlerimi yoldan ayırmadan gülümsemiştim. "Sevgilim olan Cihangir'in belki yoktur ama senin bahsettiğin Cihangir Baysal'ın içinde kesin vardır. Şüphe barındırmadığı tek bir düşüncesi olduğunu sanmıyorum." dediğimde katıldığını belli edercesine başını sallamıştı.

"Ne zaman gideriz?" diye sordu bu kez. Cevabı bulursam zamanlamam nasıl olacaktı, nasıl bir yol izleyecektim merak ediyordu. Birbirlerinden çok farklı olsalar da Cihangir'le ikisinin merakı ortaktı. Onların merakını nasıl gidereceğim de ben de gizli kalacaktı. Bilmelerini istediğim kadarını bileceklerdi.

"Düş kapanını asacağım günü bekle. Cevabı bulursam çok uzak bir tarih değil." dedikten sonra radyonun düğmesine basmıştım. Pop bir şarkıyı ortasından yakaladığımızda değiştirme gereği duymadan yola dönmüştüm. Yıllar önce yaptığımız yolculuklarla aynı ilerliyor gibi dursa da hayal edemeyeceğimiz kadar farklıydı. Bu düşünce yüzüme acı bir gülümseme yaydığında sakin kalmaya gayret etmiş, yıllar sonra gördüğüm tanıdık sokakları incelemeye başlamıştım.

Beyaz LotusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin