"Sadece çok ileri gitme riskini alanlar ne kadar ileri gidebildiklerini görür".
–T.S. Elliot🩸🩸🩸
7 Nisan (10.28)
Duş aldıktan sonra hızlıca giyinmiş mutfakta bekleyen kahvaltı masasına geçmiştim. Masada beni karşılayanların Yağız ve Görkem olması şaşırtmamıştı. Artık kimin ne zaman nereden çıkacağını düşünmeyi bırakmıştım. Cihangir'in nerede olduğunu sorgulamadan ve ikisine de tek kelime etmeden masaya oturdum. Ben sessizliği tercih etsem de geçen gün ki ters tavrıma karşın Görkem gayet sevecen bir tavırla bana dönmüştü.
"Günaydın Hazar hanım." dediğinde önce ona sonra da ıhlamurunu yudumlayan Yağız'a kısa bir bakış atmıştım. Görkem biraz daha böyle kibar ve sevecen olmaya devam ederse, gözüme sempatik gelmeye başlayacaktı ve ben muhtemelen kendimi onunla bir şeyler paylaşırken bulacaktım. Göz devirerek duymazlıktan gelmiş tabağıma bir şeyler koymaya başlamıştım.
"He sen, herkese düşmansın." diyerek yalandan gülmüştü Yağız. İmalı tavrı, sinirlerimi bozmuştu. Sabah sabah kavga mı istiyordu?
"Sınavım 12'de. Sen mi bırakacaksın beni?" diye sorarak sakin kalmayı tercih etmiş konuyu değiştirmiştim. Yağız da bu hamleme karşılık arkasına yaslanmış gülmeye devam etmişti. Kavga etmek istiyormuş da ben bozmuşum gibi bir hali vardı. Görkem ise sessizce kahvaltısına odaklanmayı tercih etmişti.
"Sevgilin bırakacak. Malum sen gururdan öldüğün için, zengin bir adamın özel şoförlerine kendini bıraktırmazsın diye düşündük. İlişkinizin de başları filan." diye imalı ve alaylı tavrını sürdürdüğünde çatalımı masaya vurmuş bakışlarımı yüzüne çevirmiştim. Görkem, bu ani çıkışım karşısında şaşkınca bana bakmaya başlamıştı. Yağız'sa gevşek ifadesinden ödün vermedi.
"Senin bir sıkıntın mı var Yağız?" diye sordum burnumdan soluyorken. Önündekilerle oynayarak başını hayır anlamında salladığında "Ya sabır." diyerek gözlerimi kapatmıştım.
Masayı kaplayan soğuk havayı tam arkamda duyduğum ses dağıtmıştı. Cihangir "Günaydın." diyerek mutfağa girmiş, sağ tarafımdan kulağıma eğilerek günün gazetesini bırakırken "Sondan ikinci sayfa." demişti.
Dün gece ona, ona aşık olduğumu ima ederken, yüz yüze geldiğimizde bunun doğru olmamasının rahatlığıyla normal hareket ederim diye düşünmüştüm fakat gururum beni zorlamaya başlamıştı. Yanlış anlaşılmaktan nefret eden biri olarak, aşık sanılmak kendi planım olsa da beni geriyordu.
Bozuntuya vermeden elime gazeteyi almış dediği gibi sondan ikinci sayfayı açmıştım. Gazete okumayalı yıllar olmuştu. Aslında bu haberlere okula giderken telefonumdan bakmayı planlamıştım ama Cihangir yüz ifademi görmek istemiş olacak ki erken davranmıştı. Karşıma geçip izlemeye başladığını anlamam zor olmadı.
Sayfanın tam ortasına yerleştirilmiş fotoğrafımıza uzun uzun baktım. Kaçamak bakışlarım karşımdaki üç adamın üzerinde birer birer gezdiğinde, hepsinin bakışlarını üzerimde görmem, haberi okumamı beklediklerini anlamamı sağlamıştı. Alnımı kaşıdıktan sonra okumaya başlamıştım.
"Ünlü iş adamı Cihangir Baysal'ın güzeller güzeli sevgilisi."
Haber başlığını okuduğumda utanarak yutkundum. Görkem'le Yağız'ın memnun bir ifadeyle birbirlerine bakarak, "Doğru, güzel, güzel başlık.." gibi şeyler mırıldandıklarını duymuştum. Boğazımı temizleyerek haberi okumaya devam ettim.
"Moon Piece markasının sahibi ve Baysal Holding'in varislerinden biri olan genç iş adamı Cihangir Baysal, dün gece boğazdaki ünlü bir restorandan, isminin Hazar Erdem olduğu öğrenilen ve aynı sektörden olduklarını söylediği sevgilisiyle çıkış yaptı. Yıllardır yalnızca markası ile anılan ve adına hiçbir magazin haberlerinde rastlanmayan Baysal, güzeller güzeli sevgilisi Hazar Erdem ile bundan sonraki davetlere beraber katılıp katılmayacakları sorularına, memnun bir ifadeyle 'Umarım' yanıtını verdi. İkilinin, restorandaki ve çıkışındaki güler yüzlü ve samimi halleri, birlikteliklerinin verdiği mutluluğu, kameralara da yansıttı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Lotus
Teen Fiction"Davette beni öpmek istediğini söylemiştin." Cesaretimi toplayıp söylediğim şey üzerine gözlerimin içine şaşkınlıkla baktı. "Ben o iddiayı kaybettim." diye mırıldandığında adımlarını da durdurmuştu. "Ben de isteğimi değiştirmiştim ama sen yine de ba...