"Uzun bir yolculuk tek bir adımla başlar."
-Konfüçyüs🩸🩸🩸
5 Nisan (08.23)
"Derse geç kalamazsın." diye daha günaydın bile demeden tepeme dikilmişti Yağız. Dün gece onu evde görmüştüm ama sabah yatağımın dibimde bitmesini beklemiyordum. Bir yıl boyunca öğleden önce uyandığını neredeyse hiç görmediğim Yağız'ın bu evde her sabahın körü muhatabım olması ayarlarımı iyice bozmaya başlamıştı. Umursamadan derin nefesler aldım. Geceye kaydı aklım.
Büyük bir cesaretle Cihangir Baysal'a meydan okuduğum gece. Söylediğim şeyler üzerine tek kelime etmemişti arkamdan ve ben valizlerimi alıp odama geçmiştim. Hiçbir yere dokunmadan elimdekileri kenara bırakmış, annemin yastığına sarılarak ve kafamda saatlerce senaryo kurarak uykuya dalmıştım.
Şimdi de en az dün geceki kadar özgüvenli bir şekilde hazırlanmalı Cihangir Baysal'a karşı yönettiğim savaşımı sürdürmeliydim. Üstelik gizli saklı değil. Açıktan ve kararlı.
"Cihangir Baysal nerede?" diye sorarak yerimden doğrulup Yağız'a döndüm. Soruma şaşırmış, nedenini kendince tahmin etmeye çalışmıştı.
"Rüyanda mı gördün yoksa bilmeceyle ilgili bir durum mu var?"
"Doğdu güneşim demem için onu görmem lazım." diyerek yalandan gülüp, yataktan çıktım. Yağız ağzı açık halde bana bakmış ardından girdiği şokun etkisiyle ağır ağır "Bahçede." diyebilmişti.
Üstümdeki pijamaları değiştirme gereği duymadan adımlarımı doğruca bahçeye yönelttim. Yağız da beni izliyordu. Bahçeye gittiğimde kahvaltı masasının başında bulmuştum Cihangir Baysal'ı. Beni hiç görmemiş gibi bakışlarını tabağına indirmiş kahvaltısına odaklamıştı. Hemen yanındaki sandalyeyi çekip oturdum. Yağız da ses çıkarmadan karşıma kurulmuş neler olacağını beklemeye başlamıştı.
"Korktuğum başıma geldi. Aşkımdan öldüm şu an." diyerek elindeki bıçakla üzerimdekileri işaret etti. Onun bu cümlesi Yağız'ın şaşkınca ona dönüşüne, benim ise eğlenerek gülmeme sebep olmuştu. Bu pasaklı halimle bana aşık olmayacağının imâlarına başlamıştı bile. Oysa biliyor olması gerekirdi. Ben onu zaten dış görünüşümle etkilemeye çalışmayacaktım. En azından şimdilik.
"Gece ne kullandınız siz?" diyerek bu saçma hallerimizin nedenini söylememizi beklemeye başladı Yağız. Cihangir Baysal'a fırsat vermeden açıklama görevini üstlenmiştim.
"Sizin gibi oyun oynayacağımı söyledim kuzenine. Kandırmaca yok, rol yapmak yok. Hayatınıza bir yabancıyı dost olarak filan da sokmayacağım. İçeriye adam da sızdırmayacağım." Muhatabım Yağız olsa da, bakışlarım Cihangir Baysal'a döndü. "Kuzenin bana aşık olacak Yağız."
Cihangir Baysal, alayla gülümsese de Yağız söylediğim şey üzerine gergin bir nefes almıştı. Çünkü Yağız beni tanıyordu. Fakat Cihangir Baysal'ın iyi bir ebe olup, bazı durumlarda beni tartabilmesi dışında, hakkımda ufacık bir fikri yoktu. Oyun oynamak istersem ne kadar ileri gidebileceğimi, kazanmak için de neleri göze alabileceğimi Yağız iyi bilirdi. Fakat Baysal, eminim bunların yarısını bile Yağız'dan dinlememişti.
"Ben size işin daha acı yanını söyleyeyim. Bilmecenin cevabıyla aşkın arasında kalacaksın Cihangir. Ve o gün en dibe batman için elimden gelen her şeyi yapacağım."
Hemen önümde kalan tabaktan elime bir parça salatalık almış gülümseyerek masadan kalkmıştım. Ona ilk kez adıyla hitap ettikten sonra arkamda, söylediklerimi umursamayan bir adam bırakmış olsam da, bunun olabileceği ihtimalinden korkan eski bir dost da bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Lotus
Teen Fiction"Davette beni öpmek istediğini söylemiştin." Cesaretimi toplayıp söylediğim şey üzerine gözlerimin içine şaşkınlıkla baktı. "Ben o iddiayı kaybettim." diye mırıldandığında adımlarını da durdurmuştu. "Ben de isteğimi değiştirmiştim ama sen yine de ba...