Aslı Bölüm 7

6.4K 409 8
                                    

selam yedinci bölümle karşınızdayım okuma oranı dörtyüzü geçti çok mutluyum o ufak yıldızıda tıklamayı unutmassanız beni çok sevindidirsiniz. yine kısa bir bölüm oldu ama hafta sonuna up uzun bir bölümle geleceğim. yavaş yavaş hikayedeki kurgumuz oturuyor. umarım severek okuyacağınız bir bölüm daha olur. çok heyecanlı bir noktada kesmedim ama diğer bölümü heyecanla beklemenizi isterim:):):) ımmm yazardan notlar bu kadar... sevgiler mesaj ve yorumlar beğeniler için şimdiden teşekkür ederim...

Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım. Kerem yanıma gelip "aslım iyi misin sevgilim çok korktum seni kaybedeceğimi sandım" dedi. sesi çok endişeli idi.

"Kerem dur lütfen sakin ol ayak kesiğinden insan ölür mü ya". Başımın zonklamasına aldırmadan keremin içini rahatlatmak için güldüm. Evhamlı bir sevgilim vardı ve bazen gerçekten abartıyordu. Ama bu sefer abartmamıştı. Kan değerlerim tehlikeli derecede düşmüş ayağımdaki kesik ise ciddi ve kanımda pıhtılaşma olmadığı içinde çok kan kaybetmeme sebep olmuştu. Bu nedenle de bayılmışım. Oyanlasınız gelmeseniz kan kaybından ölebilirdi hasta demiş doktor.

"Şimdi kan veriyorlar sana sabaha kadar birkaç torba daha verecekler birazdan da tahlil sonuçların çıkar". Tam ne tahlili diyecektim ki "kerem aslı vücudunda ki morluklar ne zamandır var" diye sordu. "Bilmem ara ara oluyor geçiyor sonra neden ki". "Bilmiyorum ama doktor onları özellikle sordu aslım" dedi. Bu sırada odaya yaşlıca bir doktor girmişti. Elinde tahlil sonuçlarım vardı. Kafasını kaldırıp bana baktı ve "kızım sen hayatından yaşamaktan memnun değil misim" diye sordu. Bende "yo niye ki" dedim şaşırmıştım ve sorduğu sorunun nedenini anlamamıştım.

"Kızım senin ayakta durman mucize sen hiç yemek yemiyor musun? Kaç kilosun sen". "Kırk yedi falan" diye cevapladım. "Peki, boyun kaç" diye sordu bu sefer "1.67" dedim. Doktor suratında kızgın bir ifade ile başını sağa sola sallayıp konuşmaya başladı.

"Kızım senin kilon ile boyunun oranına göre kilon elli veya elli beş olmalı vitamin değerlerinin hepsi düşmüş. Kalsiyum desen yok. Kan oranın zaten yerlerde. Bir de pırtı problemi var. Nerede senin künyen" dedi bana. Ben doktora aptal aptal bakıyordum. "Neden yemek yemiyorsun" diye sordu. "Birçok şeye alerjim var yiyebildiklerimle anca bu kadar oluyor" dedim. Yanında ki hemşireye dönüp "bu kız bir hafta burada hemen en ayrıntılı alerji testleri yapılsın" dedi. Telaşla "ben bir hafta kalamam okulum var" dedim ama doktor kızgın bir şekilde "Seni misafir etmiyorum küçük hanım zorunlu tutuyorum yatağa kelepçeletirme kendini, ailesini de arayın gelsinler" dedi ve odadan çıktı. Keremde "ben geliyorum" deyip doktorun arkasından çıkmıştı.

Tahminimce doktora ailem ile ilgili bir şeyler söyleyecekti. İçeri geldiğinde yüzü değişmişti. "Ne oldu kerem ailem olmadığını söyledin mi" dedim. Keremde "hayır aslı söylemedim böyle bir şey söylememe gerekte yok senin ailen benim doktorada öyle söyledim ayrıca bir hafta kalacağız aslı itiraz istemiyorum" dedi.

"Kerem lütfen ya aşkım kalamam ben burada sıkılırım ne olur yarın çıkalım" diye ben keremi kandırmaya çalışırken hemşire geldi. Kolumdan kan alıp iğne yaptı. Keremde yanıma gelmiş elimi tutuyordu. Murat, elif, Bekir ve Tuğba endişeli gözlerle bana bakıyordu. Gözlerim kapanmaya başlamıştı sahi elif ile Bekir ne zaman gelmişti hiç farkında değildim konuşmak istedim ama konuşamadım ilaç çok çabuk etkisini göstermişti ve gözlerimi ne kadar uğraşırsam uğraşayım açık tutamıyordum.

Bir süre uyuduktan sonra gözlerimi açtım melekte gelmişti. Onlar uyandığımı fark etmemişlerdi. Kafamı cama çevirdim hava kararmıştı. Kim bilir kaç saattir uyuyordum. Uyandığımı hala fark etmemişler kendi aralarında konuşuyorlardı. Kerem meleğe dönüp "sen ne diyorsun bu sonuçlara melek" diye sordu. Melek "yani ben daha ikinci sınıftayım ama bu tahlil ve muayene sonuçları bana da gelse bende lösemi ya da hemofili derdim. Yine de kötüyü düşünmeyelim sadece çok zayıf olduğu içinde olabilir" dedi. Lösemi demişti bu mümkün değildi. Diğer söylediğini biliyordum o hatırlamak istemediğim günde hastanede bir sürü tahlil yapmışlardı ama sonuçları almadan hastaneden çıkmıştım daha doğrusu kaçmıştım.

Melek konuşmaya devam ediyordu "ah ben nasıl anlamadım ya bir kere sormuştum bacağında gördüğümde bir yere vurmuşumdur deyip geçiştirmişti ne kadar salağım dikkatli baksana". "Çok zayıf hep söylüyordum gidelim şu alerji testlerini yaptıralım diye izin vermiyordu bana" dedi kerem. Elif de "durun ya daha sonuçlar çıkmadı siz hemen kötüyü düşünüyorsunuz" demişti. Bekir de konuşuyordu ama artık anlamıyordum yine gözlerim ağırlaştı ve uykuya yenik düştüm.

Ne kadar süre sonra bilmiyorum kolumda bir soğukluk hissedince gözlerimi açtım hemşirenin tansiyonumu ölçüyordu. Kerem yanımda ki sandalyede, karşımdaki koltukta da Tuğba ve elif Bekir ve Murat'ın omuzlarında uyuya kalmışlardı. Hemşireye "neden sürekli uyuyorum" diye sordum.

"Vücudunun dinlenmesi için ilaç veriyoruz sana oda uyku yapıyor".

"Tahlil sonuçları çıktımı".

"Hangisi".

"Kanser olup olmadığımı söyleyecek tahliller" dedim. Hemşire kafasını salladı hayır anlamında. "Anladım" dedim ve tekrar beni ısrarla içine çeken uykuya daldım.

Bu sefer çok daha uzun süre uyuduğumu düşünmüştüm gözlerimi açtığımda ama hava hala karanlıktı. Kerem karşıdaki koltukta yatıyor diğerleri ise yoktu. Uyumaktan boğazım kurmuş ve çok acıyordu "Kerem su verir misin" diye zar zor ona seslendim. Kerem sesimi duyar duymaz gözlerini açıp "bir tanem uyandın mı" diye yanıma geldi ve bana başımın ucunda duran sudan içirdi.

"Herkes nereye gitti".

"Dün geceden beri hiç uyanmadın hep uyudun onlarda bugün çok yorulmuşlardı eve gönderdim" dedi. Demek ki gerçekten uzun süre uyumuştum.

"Kerem sonuçlar çıktımı kanser miyim"?

"Aslım değilsin çok şükür sen nereden biliyorsun bunu".

"Dün uyandığımda konuşuyordunuz". Anladım dercesine Kafasını salladı.

"Değilsin aşkım çok şükür ki değilsin".

"Peki ya morluklar".

"Aşırı kansızlıktanmış sevgilim".

"Kerem doğru değil mi saklamıyorsun benden".

"Saklamıyorum sevgilim merak etme".

"Kerem yanıma uzanır mısın"? Yatakta biraz kaydım keremde yanıma uzandı başımı göğsüne koydum.

"Duyunca çok korktum. Ölümden değil ama seni bir daha göremeyecek olmaktan çok korktum kerem".

"Bende çok korktum çimen gözlüm seni kaybetmekten kokunu bir daha duyamayacak olmaktan gözlerine bakamayacak olmaktan çok korktum. Sensizlik düşüncesi bile kötüyken gerçeğine nasıl dayanacağım diye korktum. Sana bir şey olacağını düşünmek bile nefesimi kesti. Ben ilk kez seni gerçekten kaybedeceğimi düşündüm ve bu bana çok ağır geldi. Seni sebepsiz yere üzdüğüm kırdığım anlar aklıma geldi. Sensiz bir hayatın düşüncesi bile çok kötüydü" demiş saçlarımı öpmüştü. Bir süre sonra ben yeniden uyuya kaldım.

"Hemşire bu adam niye hasta yatağında yatıyor" diyen gür ses ile uyandım. Keremde uyanmış hemen yataktan kalkmıştı. Doktor "oğlum bu kızı bu kadar seviyorsun ama bak parmağında yüzük falan yok. Öyle ailesiyim diyorsun ama hani nikâh cüzdanın. Kaparlar bu güzel kızı elinden sahipsiz sanırlar haberin olsun" demiş bana da göz kırpmıştı. Ben sanırım fazla uyumuştum çünkü kafam hiçbir şey almıyordu. Doktor bir sürü şey anlatmış ve bir sürüde uyarı yapmıştı.

Üç gün daha kalacaktım ve bu sürede kan ve serum vermeye devam edeceklerdi. Hasta Yemeği geldiğinde kerem yemeği getiren hasta bakıcıyı resmen delirtmişti. Adam "abi ben en iyisi hemşireyi gönderiyim sen ona sor" demiş ve resmen odadan koşarak çıkmıştı. Bense sevgilimin bu endişeli ve sorgulayıcı haline çok gülmüştüm. Hemşire geldiğinde de aynı soruları sormuş kızın keremi ikna etmesi epey zor olmuştu. En son benim "çok açım lütfen yiyelim artık" dememle sevgilim endişeli bir şekilde bana yemeğimi yedirmiş her lokmamdan sonra "iyisin değil mi" diye sormuştu.

ASLI (Bir Kalp İki Aşk 1#) #wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin