Selam biraz geç geldim ama geldim. Lütfen beni affedin. Hamileliğimin son günleri artık ve yazı yazmak yazılanları düzenlemek dahi çok zor oluyor. Finale çok az kaldı. Daha sık bölüm atacağım ve doğumdan önce hikâyemi bitireceğim. Bu arada telifle ilgili bir kaç not hikâye yeni yazılmadı bu yuzden de aylar önce noter tasdigi alındı. Emeğe saygı lütfen.
İyi okumalar... Hepinize sevgiler...
Bölüm şarkısı: Berkay sen varsin
O güzel ellerini yıldızciğa basarken dert girmesini:):):):)
Nasıl bir sevgiydi bu ben bile artık anlamıyordum. Başkasının yâriydi o yaptığım en adi şerefsizlikti belki. Ama ben hiç aslıyı rahatsız etmemiştim. Onun yanına bile yanaşmamış ondan hep uzak durmuştum. Onun mutluluğuna zarar verecek en ufak hareketin beni de mutsuz edeceğini biliyordum. Ben onu yokluğunda sevmeye alışmıştım.
Onunla ilgili hayal kurarken bile sınırlıydı hayallerim. Hayallerimde bile ona dokunmuyordum ben. Öyle kıymetliydi ki benim için Hayallerimde bile üzmüyordum onu ben. Aslının üzülmesine neden olacak herkes karşısında bulurdu beni.
Biliyordum ki keremi de korumam gerekiyordu çünkü kereme bir şey olursa aslı üzülürdü hem de çok üzülürdü bu yüzden keremin peşine de güvenilir adamlar taktım. Uzaktan da olsa koruyacaklardı onu da. Bu arada adamları bulmuştum ve polis arkadaşlarım sayesinde içeri tıkmıştık.
İçim biraz da olsa rahatlamıştı ama yine de tetikte tutuyordum adamları da kendimi de. Birkaç gün sonra holdinge geçtim. Odamda biriken işlere dalmıştım ki asistanım gül arayıp misafirim olduğunu söylediğinde şaşırdım. Randevusunu sordum yok ama kerem kirman derseniz o tanır demişti. Kerem ile birkaç kere karşılaşmıştık iş için ama böyle davetsiz gelecek bir samimiyet yoktu aramızda. Göndermesini istedim. Kerem içeriye girdiğinde ayağa kalkıp ona doğru yürüdüm yüzümde soru soran bir ifade olduğuna emindim.
"Senin de erkenci olacağında yanılmamışım" deyip elini uzattı.
"Kimse gelmeden gelip çalışmayı severim."
"Bende sevdiğimiz ortak şeyler çok fazla." Anlamadım dediğim anda yüzüme yediğim yumrukla koltuğun üstüne düşmüştüm hazırlıksız yakalanmıştım.
"Bu karıma âşık olduğun yıllardır onu sevdiğin için." Hiçbir şey anlamıyordum benim aşkımı bilen bir deniz bir de Mustafa vardı onlarda kereme bir şey demezlerdi. Şaşkınlığımı anlamıştı...
"Uzun zamandır biliyordum. Sen olsan sende anlardın karşılaştığımız davetlerde karıma uzaktan bakışlarından anlamıştım ama Mustafa'yı koruma olarak gönderince daha emin oldum. Hep tetikte olsam da sen hep adam gibi davrandın hiç yanaşmadın bize. Anlamadığım karıma bu kadar âşıkken ölmem işine gelmez mi neden beni de koruyorsun. Üstüme açılan ateşten senin adamlarının beni kurtardığını biliyorum sakın inkâr etme." Şaşkınlığım artmıştı tek kelime dahi edemiyordum. Hala yediğim yumruğun ve keremin sözlerini idrak etmeye çalışıyordum.
"Neden geldin peki" diyebildim sonunda.
"Soruma cevap ver önce beni neden koruyorsun."
"Ben şey... Aslı sana bir şey olursa çok üzülür..." Ama cümlemi tamamlayamamıştım. Gerçekten utanmıştım düşüncelerimden bile utanmıştım yüzüne bakamıyordum. Ben olsam onun yerinde şimdiye onu yumruklarımla öldürmüştüm. Neden hala bu kadar sakindi anlamıyordum. Tekrar sordum "neden geldin".
"Her şeyi senden duymak için. Aslıyı nereden tanıyorsun ne zamandır peşimizdesin." Düşündüm bilmeliydi onlara ilişkilerine saygılıydım zarar verecek bir şey yapmayacağımı bilmeliydi. Bunu anlamasının tek yolu da her şeyi en baştan anlatmalıydım. Anlattım en başından aslıyı gördüğüm ilk andan bugüne ne varsa anlattım. Dinledi bazen kızdı bazen üzüldü son sözümden sonra sustum bekledim onun bir şey demesini. O Konuşmayınca ben tekrar konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLI (Bir Kalp İki Aşk 1#) #wattys2020
RomanceBazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır. aslı hayatın ona gönderdiği tüm yağmur damlalarını yüreğinde hissetti. yağmurun getirdiği güvenle huzur buldu. güveni kaybettiğinde umuda sarıldı. hayat onunla inatlaştıkça o da hayata in...