Aslı bölüm 26

5.9K 401 14
                                    

yeni bölüm geldi... iyi okumalar...

Tam tamına beş gün yedi saat olmuştu Ömer o manyak tarafından kaçıralı. Her gün iki kere arıyor Ömer'le beni konuşturuyor ama bir türlü yerini bulamıyorduk. Ömer her konuşmada bir ipucu veriyordu. Artık buna emin olmuştuk. En son yağızla yapmadığı bir konuşmadan bahsedince Ömer'in tüm konuşma kayıtları açılmış her söylediği cümle, kelime incelenmişti. Bu sayede Oktay'ın Antalya'da olduğuna emin olmuştuk ama Antalya o kadar büyüktü ki Oktay fark etmeden onları bulmak için tüm emniyet teşkilatı ince bir şekilde çalışıyordu. Keremin babası ve Melis delil olmadığı için serbest bırakılmışlardı. Ben artık sakinleştiriciler sayesinde ayakta duruyor bayılmadığım zamanlar hariç nerede ise hiç uyumuyordum. Masal her abisini sorduğunda ve ona cevap veremediğimde, ya da Ömer'le telefonla konuştuktan sonra sinir krizi geçiriyordum.

Bazen öyle patlamalar yaşıyordum ki karşımda kim var diye düşünmeden bağırıp çağırıyordum. Çoğunlukla bunlar yağıza denk geliyor sözünü tutamıyorsun diye bağırıp ağlıyordum. O ise hiç sesini çıkarmadan beni sakinleştiriyor bana destek olmak için elinden geleni yapıyordu. O da benim gibi kötüydü bunu fark ediyordum Ömer'in süveterini elinden bir an olsun bırakmıyor sık sık onu ağlamış gözlerle görüyordum. Ömer'e bu düşkünlüğü beni mutlu ediyor onun oğlumu bana getireceği ümidine tutunuyordum.

Ömer ile bağlantı kurduğum telefonu yanıma alıp kimseye belli etmeden evden çıktım. Oktay beni sürekli takip ettiriyordu bunu artık biliyordum. Nasıl ve ne şekilde olduğunu bir türlü bulamamıştık. Bunu düşünerek bir süre arabamla boş boş gezdim ama ne aradı nede peşime biri takıldı. Geldiğim yeri fark ederek arabayı durdurup indim. Keremin mezarına oturup onunla konuşmaya başladım.

"kerem oğlumuzu koruyamadım. Emanetini koruyamadım. Onu aldı benden Oktay manyağı. Seni aldığı gibi oğlumu da aldı benden. Kerem dayanamıyorum artık sen zaten yoksun bir de oğlumun yokluğuna dayanamıyorum. Nefes alamıyorum çok yoruldum artık dayanacak gücüm kalmadı. Oğlum olmadan geçirdiğim her an her saniye ölüyorum kerem". Artık ne konuşacak ne de ayakta duracak gücüm yoktu. Mezarın yanına uzanıp kereme sarılırcasına mezara sarıldım. Gözlerimi kapatıp beni içine çeken karanlığa kendimi bıraktım.

Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım derin yanımda yiğit karşımda ki koltukta uyuyordu. Ömer hala yoktu gelmemişti. Ömer diye ağlamaya başladım. Dayanamıyordum artık Ömer diyor başka hiçbir şey diyemiyordum. Derin ve yiğit sesime uyanmışlardı. Derin bana sarılıp "bulacağız aslı az kaldı çok az kaldı". Derin "yağız nerede" diye sordum gözyaşlarımın arasında.

"her yerde seni aradık aslı sende kaçırıldın diye düşündük. Abim seni mezarlıkta bulup getirdi. Baygındın seni eve bırakıp Antalya'ya gitti. Oda katılacak aramalara".

"Ömer aradı mı? Sesimi duymazsa korkar". Ben bunu dediğim an Nilgün abla elinde telefonla içeri girdi. Telefonu bana uzattı. Evde bizimle bir haftadır kalan cenk komiserde müsaade isteyip girdi içeri. Hoparlörü açıp konuşmaya başladım.

"Ömer annem".

"selam sevgilim bugün nasılsın".

"Ömer nerede neden sesi çıkmıyor".

"oğlumuz biraz yaramazlık yaptı bugün bende onu cezalandırdım".

"ne cezası Oktay küçücük çocuk o daha". Dişlerimi sıkmış sakin kalmaya çalışarak konuşuyordum.

"senin yüzünden bu kadar şımarık olmuş zaten ama merak etme cezası bitti şimdi onun yanına gidip ödülünü vereceğim". İçimden küfürler edip belalar okuyordum. Kızmaya dahi kıyamadığım evladıma ceza vermiş onu üzmüştü. Oktay'ı bulduğum yerde ellerimle öldürecektim. Onu kimse elimden alamayacaktı. Yiğit elimi tutup bana sakin olmam için destek olmaya çalışıyordu.

ASLI (Bir Kalp İki Aşk 1#) #wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin