Mümkün değildi bu. Benim bir abim olamazdı. Olsaydı kesin bilirdim. Kerem aile kayıtlarımı zorlansa da bulmuştu böyle bir bilgi yoktu. malva elinde sararmış birkaç kâğıtla döndü bana uzatıp "al oku" dedi ve okumaya başladım. Annemin kelimeleri, el yazısıydı. Ne de güzelmiş inci gibi yazısı. Malva doğru söylüyordu annem mektubunda yazmıştı bir abim varmış ve son gönderdiği mektuba göre ben doğmadan iki ay önce ölmüş. Gözyaşlarım akarken malva bana sarılmış anlamadığım bir dilde bir şeyler söylüyordu. "orea kopello" diyor saçlarımı okşayıp beni öpüyordu. "Tıpkı annesinin gözleri" dedi adının Nusret olduğunu öğrendiğim amca diğeri de "ama doğan a daha çok benziyor" dedi."Siz tanıyorsunuz onları" gözyaşları içerisinde söylemiştim bu cümleleri hala inanamıyordum annemle babamı bilen insanlarla birlikteydim.
"Baban annenle evlenmeden önce burada yaşardı buradan gitti Balıkesir'e sende buralısın babası yani deden yıllar önce İzmir'den göç etmişti buraya". Ailemin bilmediğim hikâyesini dinliyordum ilk kez kim olduğumu nereden geldiğimi öğreniyordum meraklı gözlerle sözlerine devam etmesini bekledim Nusret amcanın.
"Deden Adnan, dürüst, çalışkan bir adamdı erken öldü". Gözlerini kapattı bir süre o günleri düşünüyordu muhtemelen.
"Baban okumak için gitti bir yaz annen ile geldi okulda tanışmışlardı kemal efe o sene bu evi yaptırıyordu. Baban ile annen burada büyük aşk yaşadı. Ama deden kabul etmedi ikisini de kovdu anneni çok ağlattı. Onlar evlendi vazgeçmediler aşklarından hep birlikte destek olduk ama deden çok kötülük yaptı gittiler buralardan İstanbul'a yerleştiler. Sonrada ölüm haberleri geldi". Malva anlatırken yine gözleri dolmuştu.
"Sen dedenle büyüdün".
"Hayır, Kostas amca. Almamış yanına bende gitmedim zaten".
"O pinti herif nasıl bıraktı sana bu evi".
"Ölmeden acımış mirasına ortak etmiş kabul etmedim ama bu evi dayım anlatınca istedim sadece burayı aldım". O sırada masal ve Ömer uyanmış kadir onları almaya gitmişti.
"Kadir hırkalarını giydirir misin hava esiyor".
"Bu kızan senin kocan mı" kadir uzaklaşınca merak ettiği soruyu sormuştu Kostas.
"Yok, abim".
"Kocan nerede biramu".
"üç sene önce kaybettim". Onlarda benimle üzülmüş Malva "kadersiz yavrum" diye sarılmıştı bana daha fazla ağlamak en son istediğim şeydi ve Ömer beni bu durumdan kurtarmıştı.
"Aslım buyası çok güzel". Mustafa babamın öğrettiği gibi yaşlı amcaların elini öpüp başına koymuş murat amcasının öğrettiği gibide Malva'nın elini öpüp ona göz kırpmıştı. Daha ilk andan hepsinin gönlünü kazanmıştı Ömer. Bir süre daha sohbet etmiş yemek yemiştik ve Malva ve Kostas'ın oğlunun işlettiği pansiyona gitmiştik. Andrea bize yardımcı olmuş çocuklar uyuduktan sonra bizi yeni yaşayacağımız eve götürmüştü. Işıklandırılmış bahçeden girdiğimde kapıda Mustafa ve Gökhan'ı görünce "sizin ne işiniz var burada yarın gelecektiniz" dedim. Toparlanmaları için iki gün izin vermiştim ama onlar hemen buraya gelmişler güvenliğimizi sağlamışlardı.
Evin dış görüntüsü muhteşemdi kocaman bir alandan içeri giriliyor egeye özgü taş üç katlı bir konak sizi karşılıyordu. Pencerelerinde kiremit rengi ahşap panjurlarla kapatılmış kapısı da aynı renk ahşaptı. İçerisi dışarısına göre tamamen modern bir şekilde yapılmıştı ve güvenliklerden sonra Nilgün ablayı görmek evin tamamen yerleştirilmiş ve temizlenmiş olduğunu görmek beni tekrar şaşırtmıştı. "Nilgün abla seni iki gün sonra bekliyorduk" dedim. "Buda benim sürprizim size" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLI (Bir Kalp İki Aşk 1#) #wattys2020
RomanceBazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır. aslı hayatın ona gönderdiği tüm yağmur damlalarını yüreğinde hissetti. yağmurun getirdiği güvenle huzur buldu. güveni kaybettiğinde umuda sarıldı. hayat onunla inatlaştıkça o da hayata in...