Aslı Bölüm 14

6.2K 399 4
                                    

selam yeni bölüm söz verdiğim gibi geldi... umarım beğenirsiniz... iyi okumalar...



Kerem'e bir şey olmuştu ve benden gizliyorlardı. "Ama kerem sabah yanımdaydı" dedim kendi kendime. "Yok, o zaman bu öğlen oldu" dedim. Kafamda kırk tane şey geçiyordu. Hamileliğimin son üç ayında içimi bir ölüm korkusu sarmış sürekli öleceğimi düşünür olmuştum. Lara bu durumu her annenin yaşadığını doğum korkusu olduğunu söylese de bende hiçbir değişiklik olmamış sadece kendim için değil kerem içinde aynı korkuları hissetmeye başlamıştım. Lara durumun ciddiyetinden beni bir psikoloğa yönlendirmişti.

Psikolog bu durumun anne ve babamı kaybetmemden kaynaklandığını yaşadığım süreçlerinin onlarla aynı olmasından ötürü bu durumun bilinçaltımda daha da yoğun olarak hissettiğimi söylemiş bunu kontrol altına almam için yardımcı olmaya çalışmıştı. Doğumdan sonra biraz daha azalmış olsa da hala bu korkular içimdeydi. Ve şimdi duyduklarımı anlamamı engelliyor farklı yorumlamama neden oluyordu. Odaya girip "elif kereme ne oldu bana doğruyu söyle" diye bağırdım. Sinirlerim iyice yıpranmıştı ve Ömer'i bir an unutmuştum. Oğlum sesimin yüksekliğinden korkmuş ve ağlamaya başlamıştı. Melek hemen Ömer'i kucağına almış elif ise "aslı dur sakin ol kerem iyi hiçbir şeyi de yok" demiş ama ben sakinleşmek bir yana gözlerimden akan yaşlarla "hayır kereme bir şey oldu ve siz bana söylemiyorsunuz" diye ağlamaya başlamıştım. O sırada kapı çalmış sanki kerem benim halimi hissetmiş gibi eve gelmişti. Ağlama seslerimi duyan kocam koşarak yanıma geldi "aslım ne oldu" diye bana sarıldı.

Keremi görünce "iyisin, iyisin" deyip ona sarıldım. Kerem "aslım iyiyim ama birazdan beni boğacaksın" deyince biraz daha sakinleşip kereme sardığım kollarımı gevşettim. "Aslım ne oldu yine neden ağlıyorsun" diye sorduğunda "bilmiyorum elif bir şeyler söylüyordu" dedim ama duyduklarımı dahi hatırlamıyordum. Elif bana gelip "aslı sen çok yanlış anladım kuzum" dedi. Melek de "hadi Ömer'i uyandırmayalım" deyip bizi aşağıya indirdi. Koltuğa oturunca keremde yanıma geldi ve tekrar ona sarıldım. "Kerem ne oldu benden ne gizliyorsunuz" diye sordum. Kerem kızlara bakıp "ah elif" deyip bana döndü. "Aslım önemli bir şey değil bak boşu boşuna üzülmeyesin diye anlatmadım ben bir şey" dedi. "Ne oldu lütfen anlat "deyince anlatmaya başladı.

"Ömer doğduktan sonra Mustafa babam ve Hilmi amca babama gitmişler bizi barıştırmak için. Ama babam buna karşılık onlara hakaretler yağdırıp kovmuş ve tehdit etmiş ikinizin de iş hayatını bitireceğim diye. Sonrada bir hafta önce muratların şirketle ortak gireceğimiz büyük ihaleye girdi ve neredeyse zararına bir fiyat verip ihaleyi aldı. Bende sen üzülme diye anlatmadım sana" dedi. "Kerem buna üzüldüm evet sonuçta o ihale için ne kadar emek verdiğinizi biliyorum ama yine de benden gizlemeni gerektirecek bir şey yok benden hiçbir şey gizleme sevgilim. Sen üzülünce ve bana anlatmayınca ben anlıyorum ve kafamda binlerce şey kuruyorum lütfen benden bir şey gizleme". Kerem tamam demişti ama benim neden içim rahatlamamıştı.

Yağız Ömer'in kırk mevlidini yapmış herkesi evine yollamıştık. Ömer tüm gün kucaktan kucağa dolaşmaktan olacak yorulmuş memesini emerken uyumaya başlamıştı. Onu yatağına yerleştirip bir süre başında kerem ile onu izledik. Kerem'e "eğer bir gün bana bir şey olurda ölürsem ona iyi bak ne olursa olsun yalnız bırakma" dedim. Neden bilmiyorum ama içimde ki korkulardan bir türlü arınamıyordum. Kerem "aslım bak bize hiçbir şey olmayacak oğlumuzla upuzun yıllar bir arada olacağız ve daha bir sürü çocuğumuz olacak onların mezuniyetlerine gideceğiz düğünlerini yapacağız ve torunlarımızı seveceğiz. Artık bu duyguyu içinden at" dedi.

Kerem beni rahatlatmak için söylese de biliyordum ki kendini de rahatlatıyordu. Birbirimize sarıldık kerem "çok özledim aslım seni" deyip öpmeye başladı beni. Önce yavaş sonrasında arzularımız artıkça daha şiddetli öpüyor ve bende içimde ki tüm arzuyla karşılık veriyordum. Tam yatağa uzanmıştık ki birden Ömer ağlamaya başladı "kerem çocuk" dedim kerem "susar şimdi aslım" dedi. Bir süre daha devam ederken biz Ömer ağlama şiddetini bir seviye daha artırmış artık dayanamaz hale gelmiştim. Ben altında kıpırdanırken "özledim kadın seni" deyip hırlayarak kenara çekildi kocam. Ben Ömer'e doğru giderken oda "kesin bu çocuk hissediyor annesini öptüğümü her seferinde aynısını yapıyor" dedi. Gerçekten de Ömer biz ne zaman öpüşmeye başlasak ağlıyor ve babasını daha şimdiden çıldırtıyordu. Ben kocamın söylenmelerine gülerken Ömer'i de kucağıma alıp emzirmeye başlamıştım.

Ömer tekrar uykuya daldıktan sonra onu yatağına yatırıp tekrar yatağımıza dönmüştüm ki kocam belime yapışım "gel kadın buraya özledim diyorum niye yavaş hareket ediyorsun" deyip çoktan beni altına almış üstümdekileri parçalarcasına çıkarmaya başlamıştı. "Kerem ya dur bak yine uyanacak" dedikçe ben "kerem ya diyen dilini yerim senin" deyip daha bir sert öpüyordu. Bu sefer Ömer uyanmamış bizde uzun zaman sonra birlikte olmuştuk.

Keremin çıplak göğsüne kafamı koymuş kalp atışlarının sakinleşmesini bekliyordum. Kocamın kalbide benim kalbimde hala ilk gün ki kadar hızlı atıyor sakinleşmeye niyeti yoktu. "Neyse bu sefer uyanmadı" dedi kerem nefesi düzelince. "Çok özlemişim be karım seni. Doyamadım ben sana bir türlü hala ilk gün ki gibi kalbimin deli gibi atmasına sebep oluyorsun". Kocam belimi yavaş yavaş okşuyor bir yandan da konuşuyordu. Ben yeniden hazır hale gelmiştim ama kerem benden önce harekete geçmişti bile. Tekrar tekrar sabahın ilk ışıklarına kadar iki kere daha birlikte olmuş yorgunluktan bayılmak üzere iken uykuya dalmıştık. Uyandığımda gözüm komodinin üstünde ki saate takıldı ilk. Saat öğlen on iki olmuştu ve ben birden korku ile yerimden sıçradım Ömer neden uyanmamıştı ki diye.

Odada ne Ömer nede kerem vardı korku ile üstüme sabahlığımı giyip aşağıya indim. Mutfaktan keremin sesi geliyordu o tarafa doğru gittiğimde gördüğüm manzara ömre bedeldi. Kerem ana kucağını takmış bir yandan kahvaltı hazırlıyor bir yandan da Ömer ile sohbet ediyordu. Ömer de sanki anlıyormuş gibi ciddi bir şekilde babasına pür dikkat bakıyordu. Hazırda tuttuğumuz kamerayı masanın üzerinden alıp onlara belli etmeden çekmeye başladım. O kadar güzel bir görüntüydü ki gözlerimi kapatıp bu anı hafızama da kazıdım. Kerem Ömer'e "annen yumurtasını çok pişmiş babanda hafif sulu seviyor yağız bu yüzden önce babanın yumurtasını çıkaracağız" dedi. Ömer anlamış gibi kafasını aşağıya indirip yumurtalara bakmaya çalışıyordu. Tam o sırada kerem beni fark etti "o güzel kadınımızda uyanmış bak oğlum" dedi.

Gidip kocamı ve oğlumu öpüp kamerayı kapattım. "Neden uyandırmadın Ömer acıkmıştır" dedim. "Merak etme hallettik biz onu" dedi. Nasıl diye sordum şaşkınlıkla. "O kadar yorulmuşsun ki fark etmedin bile hayatım". "Neden acaba" dediğimde "Bu gece tekrar gösteririm çok merak ettiysen sevgilim" diye cevap verdi. Ya kerem deyince "bak oğlum annemiz böyle tatlı tatlı kızarmış bir şekilde ya kerem dediğinde onu bir güzel öpüyoruz" deyip tekrar öpmeye başladı. "Kerem dur çocuğun önünde" diye onu itmeye çalışınca "ne çocuğun önünde alışsın birbirimizi ne kadar sevdiğimizi görüp sevgi ile büyüsün oğlumuz" dedi. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Ömer'i doyurup uyuttuk. Kerem evden bir süre işlerini hallettikten sonra uzun zamandır yapamadığımız birçok şeyi yapıp tekrar sevgili olduğumuz günlere döndük.

Günler çok hızlı geçiyor Ömer her gün biraz daha büyüyordu. Ben işime geri dönmüş Ömer içinde mine annemin önerdiği daha önce simge ablanın oğlunu da büyüten Nilgün abla işe başlamıştı. Hem ev işleri hem de Ömer ile ilgileniyordu. Ayrıca benim yapmayı hala beceremediğim yemekleri de çok güzel yapıyor kocamda bu durumdan çok memnun kalıyordu. Okulda biriken işleri halledip hocalık için tez çalışmalarına başlamıştım. Kerem ise hala babasının engellemeleri olmasına rağmen işlerini büyütüyordu. Murat'ın babasının işlerine de çomak sokmaya devam ediyordu ertem bey. Sadece oğlu ile değil bize aile olan insanlarla da uğraşmayı bırakmıyordu. İçinde ki hırsı gittikçe büyüyor her geçen gün daha tehlikeli olmaya başlıyordu. Bu durum beni çok korkutsa da kereme belli etmiyordum o daha fazla üzülmesin diye.

Kerem bir süredir çok düşünceli idi. Akşam eve gittiğimde erken geldiğini görünce telaşlandım hemen yanına gidip "hayatım iyi misin" diye sordum. "Telaşlanma sevgilim iyiyim biraz konuşmamız lazım o yüzden erken geldim" dedi. "Hayırdır sevgilim deyince yemek yiyelim sonra" dedi. İçimi sıkıntılar basmış yüreğim sıkışmaya başlamıştı. Ne yediğimi anlamadan hızlıca bir şeyler yemiş Ömer'i doyurduktan sonra kerem ile odamıza geçmiştik. "Kerem lütfen anlat artık" dedim. "Gel hayatım" deyip yatağa yanına çekti beni. Endişeli ve meraklı gözlerle keremi dinlemeye başladım.



ASLI (Bir Kalp İki Aşk 1#) #wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin