selam hemen yeni bölümle geldim. iyi okumalar. bol yorum ve beğenilerinizi bekliyorum. şimdiden teşekkürler...
Hastanede kaldığım üç gün boyunca herkes gelip ziyaret etmişti. Kerem hiç yanımdan ayrılmamış tüm ısrarlarıma rağmen hastanede kalmıştı. Cadı meclisimizde yanlarında koruyucuları kadir ile gelip ziyaret etmişlerdi. Sibel yine her zaman ki tavrıyla bana dönüp "ilgiyi seviyorsun olmayınca da böyle hastalanıyorsun galiba" deyince kerem bu sefer onun tatlı laf sokmalarına kanmamış ve "bana bak Sibel bir daha sevdiğim kıza bu şekilde laf söylersen arkadaş falan dinlemez o dilini koparır eline veririm" demiş sonrada onları "bu kadar hasta ziyareti yeter" diye resmen kovmuştu.
Kadir ise sanki ona laf söylenmiş gibi "ayıp ediyorsun kerem yılların dostluğunu hiçe sayıyorsun" demiş murat onu susturup dışarı çıkarmıştı. Melek canım arkadaşım ise yine zar zor sahip olduğu gözyaşları ile sadece susup oturduğu yerde iç çekmişti.
Taburcu olacağım gün doktorum yiyebileceğim yemeklerle bana kilo almam için bir diyet vermiş iki hafta sonrası içinde kontrole geleceksin diye tembihlemişti. Çıkışta kimsenin gelmesini istememiştik. Bizi evde bekliyorlardı. Kerem tüm yürüme ısrarlarıma rağmen beni tekerlekli sandalyeyle çıkartmış sonrasında da arabaya kadar kucağında götürmüştü. Yolda eczane önünde durmuş ilaçlarımı ve alerji iğnemi almıştı. Eve gittiğimizde evimi o kadar çok özlemiştim ki resmen gözlerim doldu. İlk kez yuvam diyeceğim bir yer oluyordu ve bu benim için o kadar özel bir duyguydu ki. Cadı meclisinin evde olmasını beklemiyordum o günden sonra ama onlarda gelmişti.
Odama geçip üstümü değiştirmek istedim elif ve melek yardıma geldiler. Tek başıma tuvalete dahi girmeyecektim bir süre aldığım kan takviyesinden ötürü vücudum alışana kadar baş dönmesi yapabilir yalnız bırakmayın hiçbir şekilde demişti doktor. Kızlara "aslında banyo yapmam lazım içerisi de çok kalabalık" deyince "sen merak etme biz hallederiz" dedi Tuğba. Elif dolaptan havlumu ve eşyalarımı çıkardı. Tuğba da salonun kapısını kapattı. Beni banyoya soktular çok utanıyordum tek başıma yıkanırım dedim ama ikna edemeyince mecburen alt iç çamaşırımı çıkarmadan beni yıkanmama yardım ettiler.
Elif sırtımı lifle sabunlarken morlukların ve yara izlerinin acıyıp acımadığını sordu. Aslında sırtımda ki izleri tam olarak bilmiyordum çocukken olan izlerdi. Bir keresinde yurtta üstümü değiştirirken odaya yanlışlıkla bir kız girmiş sırtımı görünce çok iğrenç diye dalga geçmişti. Bacağımda ki derin izi görünce Tuğba "bu nasıl oldu diye sorsam kızar mısın bana" dedi. Ellerimle vücudumu göstererek "bu izlere tepki vermediğinize göre hastanede gördünüz peki kerem de gördü mü" diye sordum onun sorusuna cevap vermeden. "Hayır, doktor sırtını açmamızı isteyince onu çıkarttım sadece kollarında ve bacaklarının alt kısmında ki morlukları gördü merak etme" dedi Tuğba. "Sırtımdaki izleri bana gösterir misin" dedim. Bir kaçını aynadan bakınca bende görüyordum ama arkadaşlarımın yüzlerinde ki ifadeden çok kötü bir görüntü olduğunu anlamış ilk kez görmek istemiştim.
Sırtımda ki izler bana üvey babamdan hediyeydi. Yine eve sarhoş gelmişti ve yine bana hiç sebepsiz sinirlenmiş beni tuttuğu gibi sehpanın üzerine fırlatmıştı ve üzerindeki cam kırılmış sırtımı kesmişti. Günlerce sırt üstü yatamamıştım. Hastanede de üvey annem yaramaz bir çocuk olduğumu sehpanın üzerine düştüğümü söylemişti. Tam altmış tane dikiş atılmıştı sayısını bu kadar iyi biliyordum çünkü dikişleri atan hemşire birer birer saymıştı yaramazlığın sonucu bu diyerek bir de azarlamıştı beni. Bir aydan fazla bir süre iyileşmesi sürmüştü.
Elif bana havluyu uzatmış Tuğba da odasında ki aynayı alıp gelmişti. Sırtımı ilk kez bu kadar net görüyordum. İrili ufaklı bir sürü yara izi vardı. Kabarık ve çirkin duruyordu. Yaralar kızarıktı. Sanırım tenimin fazla beyaz olmasındandı. Morluklar ise sırtımda aşırı derecede çoktu ve koyu halkalar halindeydi. Gözyaşlarımın aktığının farkında değildim Tuğba aynayı indirdiğinde. Onlarda benimle ağlıyorlardı. Elif üşümemem için hemen üzerimi giydirdi. "Acımıyor merak etmeyin sadece ilk kez gördüm farkındaydım yaralarımın ama hiç böyle net görmemiştim" dedim. Belki de yıllarca onları görmemek için hiç bakma gereği de duymamıştım. Nasıl oldu diye sorunca Tuğba "üvey baba dayağı uzun uzun anlatırım bir gün "dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLI (Bir Kalp İki Aşk 1#) #wattys2020
RomansaBazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır. aslı hayatın ona gönderdiği tüm yağmur damlalarını yüreğinde hissetti. yağmurun getirdiği güvenle huzur buldu. güveni kaybettiğinde umuda sarıldı. hayat onunla inatlaştıkça o da hayata in...