"Felix, lütfen gidelim. Bak çok eğlenceli olacak diyorlar, lütfen lütfen lütfe-"
Felix bıkkınlıkla bağırarak ellerini saçlarına daldırdı ve çekiştirdi.
"Lanet olsun tamam! O aptal çocuğun doğum günü partisine gideceğiz."
Jisung sevinçle ellerini çırparken yanında onun gibi sevinen Seungmin'le beşlik çakmışlardı.
Son olanların üzerinden neredeyse üç hafta geçmişti ve Felix oldukça sıkı davranıyor, herkes okuldan eve, evden okula gidiyordu. Tabii bunda onlara güzel bir azar çeken Chan'ın da payı vardı..
Bir hafta önce aniden kapıları çalmış, gelen kişi onları oldukça şaşırtmıştı. Jeongin, diğerlerinin haberi olmadan kaçamak bir şekilde onları görmeye gelmişti. Kendine itiraf edemese de onlara oldukça bağlanmıştı ve iletişimlerinin kesilmesini istemiyordu. Bu Jeongin'i mutlu ettiği kadar diğerlerini de mutlu etmişti. Hatta Jisung'un o zaman fazla konuşma şansı olmamasına rağmen Jeongin geldiğinde çok kısa sürede kaynaşmışlardı.
Şimdi ise Jisung üç haftadır doğru düzgün eğlenceli bir şeyler yapamadıkları için sıkıntıdan patlamış bir şekilde, en azından fakültede ki bir çocuğun zararsız doğum günü partisine gitmek için Felix'in başının etini yiyor, onu ikna etmeye çalışıyordu. Başarılı da olmuştu.
"Ama bak, o Mingi denilen çocuğun sana bakışları hoşuma gitmiyor. Onunla yakınlaştığını görürsem keserim götünü Jisung."
Felix gözlerini kısarak tehdit eden bir tonda Jisung'a doğru konuşurken Jisung uzun olmayan saçlarını savurur gibi yapmıştı.
"O da peşimdeki yüzlerce çocuktan sadece biri.. Zararsız yani."
Onun bu tavrı iki arkadaşı güldürürken Seungmin ayağa kalkmıştı.
"Madem gideceğiz, benim biraz ders çalışmam gerekiyor ve iki saate acıkacağım."
Felix'e bakarak söylediğinde Felix göz devirmişti.
"Bir de saat veriyor. Gel buraya da göstereyim sana yemeği."
Felix anne edasıyla konuşurken Seungmin kahkaha atarak odasına gitmişti.
Seungmin fazlasıyla derslerine ilgiliydi. Yani bilgisayar mühendisliği okuyan biri nasıl derslerine ilgili olmazdı ki? Gerçi, bir bilgisayar mühendisinden daha fazlasıydı ama bunu arkadaşları dışında bilen tek kişi Chan'dı. Jisung Seungmin'in aksine derslerine çok düşkün olmasa da zekiydi ve tıp okuyordu. Felix ise gastronomi okuyordu ve eli çok lezzetliydi. Bu konuda yetenekli olarak doğmuştu ve arkadaşları bu durumdan oldukça memnundu.
Seungmin'in ders çalışarak, Jisung'un müzik dinleyerek ve Felix'in ise yemek yaparak geçirdiği iki saatin ardından yemeklerini yemiş, parti için hazırlanıp evden çıkmışlardı. Felix'in üzerinde sade, gri bir sweatshirt ile bej rengi bol bir pantolon vardı. Jisung onun aksine yine siyah, kenarında zincir olan bir pantolon üstüne yine siyah bir tişört giymiş ve kenarlarını pantolonun içine sokmuş, üzerine giydiği mavi kot ceketle kombinini tamamlamıştı. Seungmin ise lâcivert, bir tulum, içine de koyu yeşil bir sweatshirt giymişti.
Mingi'nin Jisung'a attığı konumla çok geçmeden partinin yapılacağı evin önünde taksiden indiler.
"Jisung burası olduğuna emin misin?"
Felix geldikleri yeri incelerken Jisung da şaşkınlıkla büyük eve bakıp telefondan konumu son kez kontrol etmişti.
"Evet, burası. Bu çocuk bu kadar zengin miydi?"
"Girelim hadi."
Seungmin önden ilerlerken diğerleri de onu onaylayıp peşine takılmıştı. Bahçeden içeri girdiklerinde etrafta elinde içecekle takılan birkaç kişi dışında kimse yoktu. Evin cam kapısına doğru ilerlerken Felix şimdiden sıkıldığını hissetti. Böyle yerler ona göre değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - sᴋᴢ
Fanfiction"Sence de fazla konuşmuyor musun? Bu dilin, ölümüne sebep olabilir." "Bu dilim, genelde beni ölümden kurtarıyor, biliyor musun?"