3.1

1.9K 200 139
                                    

"Bunu yapabilirsin, değil mi Seungmin?"

Seungmin sıkıntıyla derin bir nefes aldı ve önünde ona beklentiyle bakan arkadaşına baktı.

"Felix, Chan hyung bunu bir daha yaparsam iyi olmayacağını söyledi."

"Evet! Evet biliyorum. Ama başka çaremiz yok."

Diğerleri tam olarak neyden bahsettiklerini anlamasalar da sessiz bir şekilde bekliyorlardı. Seungmin ayakta duran Yeonjun'un yanına ilerleyip elini uzattı.

"Telefonunu alabilir miyim?"

Yeonjun bir süre anlamak istercesine Seungmin'in yüzüne baktı ve cebinden telefonu çıkarıp Seungmin'e uzattı. Bu çocuk mu bulacaktı Jisung'u?

"Bize de anlatacak mısınız artık?"

Minho sabırsız bir sesle sorduğunda Seungmin çoktan Felix'in getirdiği Chan'ın laptopunu çıkarıp masanın üzerine kurmuştu. Felix de yanına otururken yüzünde hafif bir gülümseme oluşmuştu. Jeongin de çocuğun diğer yanına otururken heyecanla ne yapacağını bekliyordu.

"Bu Chan hyungun laptopu. Yeonjun onunla konuşurken Mingi'nin telefon sinyalinden konumunu bulacağım. Bir nevi Chan hyungun polis kimliğini kullanacağım. Tabii yapabileceğim kesin değil ama deneyeceğim. Bunun için olabildiğince uzun tutmanız gerek konuşmayı."

Seungmin arkasında ayakta duran üç büyüğüne ithafen konuştuktan sonra Yeonjun'a dönmüştü. Yeonjun onu başıyla onaylarken Hyunjin hafifçe Seungmin'in yanına eğilip yandan yüzünü izledi.

"Bunu daha önce yaptın mı?"

Seungmin yakınındaki yüz yüzünden heyecanlanırken yutkunup omuz silkti.

"Bir nevi.. Yaparken Chan hyunga yakalandım. Tamamen Jisung'un suçuydu ama yine de azarı ben yemiştim."

Seungmin hatırladığı şeyle burukça gülümserken Hyunjin de gülümsemişti.

"Bir keresinde Seungmin lisedeyken hocalardan birinin bir kediyi tekmelediğini görmüştü. Daha sonra hocanın kartlarını hackleyip paralarını hayvan barınaklarına göndermişti."

Felix bunu kıkırdayarak anlatırken Seungmin yüzünü buruşturmuştu.

"Evet bir gün karakolda kalmıştım. Chan hyung olmasaydı bitmiştim."

Changbin gülerek elini Seungmin'in omzuna koydu ve hafifçe sıktı.

"Yine de iyi yapmışsın."

Seungmin hafifçe gülümsedi ve bir süre uğraştıktan sonra telefonu Yeonjun'a uzattı.

"Şimdi arayabilirsin. Unutma, olabildiğince uzun tutmalısın."

Yeonjun onu başıyla onaylayıp telefonu eline aldı ve derin bir nefes alıp numarayı tuşladı. Seungmin kulaklığı kulağına takarken bir tarafını Minho takmıştı.

"Mingi?"

"Yeonjun? Bu sıralar beni fazla aramıyordun. Bir sıkıntı mı var?"

"Hayır hayır. Sadece.. seni merak ettim ve.."

Yeonjun'un gerginliği sesine yansımıştı.

"Yeonjun sen beni asla hal hatır sormak için aramazsın. Şimdi söyle. Ne oldu?"

"Jisung'un kayıp olduğunu duydum. Senin bununla bir ilgin var mı?"

"Sana mı gelip sordular? Eğer bunun için aradıysan kapatıyoru-"

"Hayır hayır! Ben sadece duydum ve sen son zamanlarda hep ondan bahsediyordun."

"Onu seviyorum Yeonjun.. O da beni sevecek çok yakında."

Serendipity - sᴋᴢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin