"Seungmin lütfen."
"Hayır Jisung. Sırf gıcık oluyorsun diye birinin hesaplarını hackleyemem."
Jisung oyunculukla elinin tersini alnına götürürken üzgün bir ifadeyle baktı Seungmin'e.
"Sana dost dedim ben.."
"Artık demeyecek misin yani?"
"Artık sana kalleş diyeceğim."
"Abartma istersen."
Minho onların saçma muhabbetine göz devirirken önündeki dosyalara odaklanmaya çalıştı. Kalan az işlerini de bitirene kadar beklemelerini söylemişlerdi. Felix Changbin'in odasında beklerken Jisung sürekli Minho'yu çalışırken rahatsız etmişti. Sonunda dayanamayan Minho Jisung'a azarı çekince Jisung küsüp koltukta beklemeye başlamıştı. Çok geçmeden içeri kızarık yanaklarıyla Seungmin girmiş, Jisung'la beraber burada beklemeye başlamışlardı.
Şimdi ise Seungmin kucağındaki kitabı okumaya çalışırken Jisung ona dadanmıştı bu sefer.
"Şu işi yapman beş dakikanı almaz ama beni yarım saattir yalvarttırıyorsun."
Seungmin bıkmışlıkla kitabı kapattı ve Jisung'a baktı.
"Hesabı ne yapacaksın?"
Jisung sinsice gülüp omuz silkmişti.
"Sadece hesabından bir iki fotoğraf paylaşacağım."
"Hayır."
Seungmin net bir sesle konuştuğunda Jisung'un bir şey demesine fırsat vermeden ellerini sertçe masaya vurarak ayağ kalkmıştı Minho. Anlaşılan bugün bu işleri bitiremeyecekti.
Yüksek çıkan sesle iki küçük irkilip ona doğru döndüğünde kısa bir süreliğine pişman olmuştu Minho. Ama bu çok kısa sürdü.
"Yavaş yavaş! Korktuk burda."
Jisung'un tavrına göz devirip ceketini üzerine geçirdi Minho.
"Gidelim hadi. Bir şeyler yerken biraz susarsın belki."
Minho'nun dediği Seungmin'in kıkırdamasına neden olurken Jisung sinirle Minho'nun peşinden ilerlemişti.
"Ne demek istiyorsun sen? Çok mu konuşuyorum yani?"
"Bunu ilk defa duymadın herhalde?"
Minho alaycı bir şekilde konuşmaya devam ederken Jisung yüzünü buruşturup onun peşinden kapıdan çıktı.
"Gıcık."
Minho onu duymazdan gelip yürümeye devam etmiş ve bekleme salonuna benzeyen yere gelmişlerdi. Orada kendilerini bekleyen Jeongin, Changbin ve Felix'i gördüklerinde yanlarına ilerlediler.
"Açlıktan ölüyorum. Gidip bir şeyler yiyelim."
Changbin yorgun bir sesle konuştuğunda Felix gülümseyip elini tutmuş, hafifçe sıkmıştı. Onun bu hareketi Changbin'i gülümsetirken Seungmin mırıldandı.
"Hyunjin'i beklemeyecek miyiz?"
"Kedicik bensiz bir yere gidemiyor mu?"
Seungmin arkasından duyduğu sesle heyecanlanırken yanakları kızarmıştı. Hyunjin'e kısa bir bakış atıp başını eğdiğinde güldü büyük olan.
"Hepimiz burada olduğuna göre, artık gidebiliriz."
Hepsi Minho'yu başıyla onaylarken duydukları ses durmalarına sebep olmuştu.
"Seungmin-ah."
Seungmin tanıdık sesle arkasını döndüğünde onun buraya ilk geldiğinde tanıştığı adam olduğunu görmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - sᴋᴢ
Fanfiction"Sence de fazla konuşmuyor musun? Bu dilin, ölümüne sebep olabilir." "Bu dilim, genelde beni ölümden kurtarıyor, biliyor musun?"