Seungmin, Hyunjin'in odası olduğunu düşündüğü kapının önüne geldiğinde yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve kapıyı tıkladı. İçerden gelen 'gel' sesiyle kapı kolunu çevirip içeri girdiğinde gördüğü görüntüyle yüzü asılmıştı.
Hyunjin masasında oturuyordu. Tabii bu gayet normaldi. Yüzünün asılmasının sebebi Hyunjin'in çok yakınında duran kızın masaya eğilerek beraber dosyaya yakın bir mesafeden bakmalarıydı.
Bu neden üzülmen için bir sebep olsun ki?
"Seungmin? Hoş geldin."
Hyunjin'in sesiyle düşüncelerini bir kenara attı ve hafifçe gülümsemeye çalıştı.
"Şey, ben müsaitsin sandım. Sonra gelirim."
Seungmin geri çıkacakken Hyunjin onu durdurdu.
"Hayır gerek yok. İki dakika bekleyebilir misin? Kısa bir iş kaldı zaten."
Eliyle az ilerdeki koltukları gösterdiğinde Seungmin onu başıyla onaylamış, kapıyı kapatarak koltuğa ilerlemişti. O sırada Hyunjin'in yanında dikilen kızın kendisine attığı bakışların da farkındaydı. Umursamadı.
Çantasını çıkarıp koltuğa bıraktıktan sonra kendi de bağdaş kurarak oturmuştu. Hyunjin ve yanınki kadın iş hakkında konuşmaya başladığında derin bir nefes aldı. Hiçbir şey anlamadığı için kötü hissetmişti.
Kollarını da göğsünde birleştirildiğinde ikiliyi izledi. Kadın oldukça alımlıydı. Sarı saçları özenle fönlenmiş, sade makyajıyla güzel yüzü daha da güzelleşmişti. Hyunjin'in yanına yakışacak bir tipti.
Bu düşünceyle istemsizce dudağını büzdü hafifçe Seungmin. Hyunjin'in üzerinde ona tam oturan beyaz gömleğinin kolları dirseğine kadar katlanmış, üstten iki düğmesi açık bırakılmıştı. Uzun siyah saçlarının bir kısmı arkadan toplanmış, tutam tutam kısımları alnına dökülmüştü. Fazlasıyla büyüleyici gözüküyordu.
Seungmin'in bakışları bu sefer kendi üzerine kaydığında kendi kıyafetlerini inceledi. Giydiği sarı sweat, beyaz şortuna fazlasıyla yakışıyordu. Sweatiyle aynı renk olan biraz uzun çorapları onu fazlasıyla tatlı gösteriyordu. Ama muhtemelen ilgi çekici değildi.. Aksine çocuk gibi gözüküyor olmalıydı. Ama o böyle giyinmeyi seviyordu ki.
Kadının topuklu ayakkabı sesiyle düşüncelerinden sıyrılırken işlerinin bittiğini anlamıştı. Bakışlarını onlara çevirdiğinde kadının yüzündeki gülümsemeyle kendisine baktığını görmüştü.
"Kardeşin olduğundan bahsetmemiştin, Hyunjin."
Seungmin onun dediğiyle şaşırırken bakışlarını Hyunjin'e çevirmişti. Onun yüzünde oluşan hafif gülümsemeyi gördüğünde tekrar kadına baktı.
"Kardeşi değilim."
Hyunjin sandalyesinden kalkıp masanın etrafında dolandı ve kalçasını masanın kenarına yaslayıp kollarını göğsünde birleştirdi. Bu sırada bakışları Seungmin'in üzerinde geziniyordu.
"Öyle mi? O zaman küçük kuzeni falan olmalısın. Fazlasıyla tatlısın."
Kadının itici bir şekilde incelttiği sesiyle yüzünü buruşturmuştu Seungmin. Morali fazlasıyla bozulmuştu.
"Hayır, arkadaşıyım."
Kadının kaşları şaşkınlıkla havalanırken bakışları Hyunjin'e kaymıştı.
"Anladım.. O zaman ben gideyim. Dosyayı tamamlayınca tekrar getiririm."
Kadın gülümseyerek odadan çıktığında Seungmin 'hah'lamıştı. Çocuk değildi o bir kere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - sᴋᴢ
Fanfiction"Sence de fazla konuşmuyor musun? Bu dilin, ölümüne sebep olabilir." "Bu dilim, genelde beni ölümden kurtarıyor, biliyor musun?"