Cumartesi.. Okulun veya işin olmadığı, güneşli bir cumartesiden daha güzel ne olabilir?
Bunlar huzurlu bir uykudan uyanan mutlu Felix'in düşünceleriydi. Esneyerek bakışlarını güneş ışığının sızdığı cama çevirdi ve gözlerini karpıştırdı. Bugünün güzel geçmesini umuyordu fakat..
"Aptal mısın?! Ne diye ben içerdeyken giriyosun?!"
"Bana bağırma!"
"Bağıran sensin!"
"Jisung elimde kalacaksın sabah sabah. Çekil şuradan!"
"Bana ne yapabilirsin ki sen?!"
Felix bıkkın bir nefes verip ağlamaklı birkaç mırıltı çıkardı ve yatakta doğruldu. Bu ikilinin neden yine kavga ettiğini birazcık bile merak etmiyordu. Yine saçma bir sebep olmalıydı.
Derin bir nefes alıp yataktan kalktı ve üstünü düzeltip odadan çıktı. Ardından koridorda kavga eden ikilinin yanına ilerledi.
"Sabah sabah alıp veremediğiniz ne?"
Jisung göğsünde birleştirdiği kollarıyla sinirli bir şekilde Minho'ya bakıyordu.
"Bu ben banyodayken içeri girdi!"
"Sabah sabah kafamı siktin! Bağırma! Uykuluydum ve çişim vardı. Senin orada olduğunu farketmedim."
"Sence umrumda mı?!"
"Ah cidden.."
Felix tartışan ikiliyle yüzünü buruşturarak banyoya ilerledi ve elini yüzünü yıkadı. Ardında ikiliyi yine görmezden gelerek merdivenleri indi. Koltukta oturan Chan, Jeongin ve Hyunjin'e günaydın diyerek mutfağa ilerledi.
Changbin'in tezgahta bir şeylerle uğraştığını görünce gülümsedi ve yanına adımladı.
"Günaydın hyung~"
Changbin duyduğu sesle gülümserken bakışlarını Felix'e çevirdi. Felix ne yaptığını inceliyordu.
"Günaydın güzelim. İyi uyudun mu?"
Felix onu mırıltıyla onaylayıp karıştırdığı krep harcını elinden aldı ve kendi karıştırmaya başladı.
"Minho hyung ve Jisung yine kavga ediyordu."
"Boşversene.. Ben garipsemiyorum artık."
Changbin kendi önlüğünü Felix'in başından geçirdikten sonra arkasına geçip iplerini bağladı. Changbin fark etmeden fazla sıktığında Felix rahatsız bir mırıltı çıkarmıştı.
"Sıkı mı oldu?"
Felix onu onayladığında Changbin ipi biraz daha gevşetip tekrar bağladı ve hafifçe kulağına yaklaşıp mırıldandı.
"Böyle iyi mi?"
Felix'in kulağına çarpan sıcak nefes heyecanlanmasına neden olurken hızlıca başıyla onaylamıştı.
"E-evet. İyi hyung. Teşekkürler."
Changbin gülümseyip arkadan uzanarak yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve sofrayı hazırlamaya devam etti.
"Aptal, ne olucak.."
Jisung ise söylenerek gelip Chan'ın yanına oturduğunda Chan kolunu onun omzuna sarıp saçlarını okşamıştı.
"Kim sinirlendirdi benim sincabımı?"
Chan bebekle konuşur gibi konuştuğunda Jisung dudağını hafifçe büzüp ona dönmüştü. Parmağıyla o sırada gelip karşı koltuğa oturan Minho'yu göstermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - sᴋᴢ
Fanfiction"Sence de fazla konuşmuyor musun? Bu dilin, ölümüne sebep olabilir." "Bu dilim, genelde beni ölümden kurtarıyor, biliyor musun?"