3.4

1.8K 185 88
                                    

Hyunjin kendini kaybetmiş bir şekilde arabaya doğru ilerliyor, kendisine durması için seslenen büyüklerini duymuyordu bile. Küçüğü çok tehlikeli bir yerdeydi ve bir dakika daha buna dayanamazdı.

Eğer o herif saçının teline bile dokunduysa, onu öldüreceğim. Gerçi, dokunmadıysa da öldüreceğim.

Arabaya vardığında binecekken omzunu tutan elle geriye savrulmuş, yüzüne sert bir darbe almıştı. Aldığı sert yumrukla geriye sendelerken büyüğüne baktı şaşkınlıkla. Ona yumruk atmıştı?

"Sana dur diyorum duymuyor musun lan?"

Minho kızgın bir tonda Hyunjin'e doğru konuştuğunda Hyunjin hâlâ şoktaydı. Bunu beklemiyordu. Biraz kendine geldiğinde elini acıyan elmacık kemiğinden çekti ve sinirle soluyarak büyüğüne baktı.

"Ne duracağım hyung?! Kaybedecek vaktimiz mi var? Kim bilir o piç ne yapıyor ona!"

"Sence onu kendi evine mi götürmüştür Hyun. Biraz mantıklı düşün. Oraya gitmek sana sadece zaman kaybettirir. Biraz sakin ol ve düşünelim, tamam mı?"

Büyüğünün dedikleri mantıklı gelirken derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Akıllı davranması gerekiyordu. Sessiz geçen birkaç saniyeden sonra Hyunjin cebinde çalan telefonu hissetti ve düşüncelerini bir kenara bırakıp telefonu çıkarıp açtı.

"Alo?"

"Hyunjin!"

Büyük olan duyduğu naif sesle nefesinin kesildiğini hissederken yutkundu. Iki eli de telefonu sararken yüzüne bir tebessüm yayılmıştı.

"Seungmin? Sen misin?"

"Evet benim."

Seungmin'in sesi ne kadar yorgun gelse de büyüğünün sesini duymanın mutluluğunu fazlasıyla yansıtıyordu.

"Güzelim neredesin? İyi misin, ha?"

Hyunjin sabırsız bir tonda konuşurken Changbin ve Minho da şaşkınlıkla onu izliyordu.

"Hyunjin lütfen beni buradan alır mısın..?"

Seungmin'in sesi titrerken neredeyse ağlayacak gibi geliyordu ve Hyunjin bunu anlamıştı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı ve diliyle dudaklarını ıslatıp Seungmin görmese de başıyla onayladı.

"Geleceğim bebeğim. Bana nerede olduğunu söyle."

"Konum atacağım."

"Tamam güzelim, bekliyorum."

Telefonun kapanma sesi duyulduğunda sesli bir nefes bıraktı Hyunjin. En azından sesini duymuştu. Bu bile biraz da olsa içini rahatlatmıştı. Büyüklerinin kendisine açıklama bekler gibi baktığını görünce onlara döndü.

"Seungmin'di. Konum atacak. Beni buradan alır mısın dedi. Sesi çok.."

Hyunjin yutkunarak buruk bir ifadeyle başını eğince Changbin elini omzuna koyup sıkmıştı.

"O iyi Hyunjin. Birazdan gidip onu alacağız tamam mı? Rahatla artık."

Hyunjin başını iki yana sallayıp iç çekti.

"Onu kollarımın arasına alana kadar rahatlayamam hyung."

Ve telefonuna konum bildirimi gelmişti.

...

Seungmin o gün kaç saat arabada olduklarını bilmiyordu. Ya da gece mi yoksa gündüz mü olduğunu çünkü Mingi asla gözlerini açmamıştı. Saatlerdir arabadaydılar. Önce telefonda biriyle konuşmuştu, tahminince yarın onu götürmesi gereken kişiye götürecekti.

Serendipity - sᴋᴢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin