2.6

2.1K 215 93
                                    

"Chan hyung?"

Chan kuzeninin şaşkın sesini duymazdan gelip bakışlarını masanın üzerindeki birleşik ellerde gezdirdi bir süre.

Hadi ama, üç miniğimi de bu heriflere mi kaptıracağım yani?

Kendi düşüncesiyle sesli bir nefes verdi ve yüzünü en ciddi ifadesine sokarak masaya ilerledi. O sırada gözleri masadaki diğerlerinin üzerinde de gezinmişti.

Seungmin ve Jisung endişeli gözükürken Minho ve Hyunjin oldukça rahat duruyordu. Changbin de birazcık gergin..

Chan'ın bakışları masanın başında oturan Jeongin'e değdiğinde küçük olanın bakışlarını ondan kaçırdığını görmüştü. Chan kaşlarını çattı. Ondan çekiniyor muydu?

"Ne yapıyorsunuz burada?"

Chan masanın yanına geldiğinde üçlünün üzerinde bakışlarını gezdirerek sormuştu. Felix hızlı bir şekilde elini Changbin'in elinden çekerken yerinde rahatsızca kıpırdandı.

"Bir şeyler yemeye geldik hyung. Sen ne yapıyorsun?"

"Ben de öyle."

Chan diğerlerine baş selamı verip mırıldandı.

"Size katılmamda bir sakınca var mı?"

Hepsi olumsuz mırıltılar çıkarırken Chan bir sandalye çekip masanın diğer başına, Jeongin'in karşısına oturmuştu. Gözleri ısrarla küçük olanın gözlerinde gezinse de Jeongin göz temasını reddediyordu.

Sesli bir nefes bırakıp bakışlarını küçüklerinde gezdirdi.

"Beni özlemiyor musunuz artık? Hiç aramıyorsunuz. Yerimi başkalarıyla mı dolduruyorsunuz?"

Chan sitem eder gibi konuştuğunda Seungmin hemen ellerini iki yana sallamıştı.

"Hyung ne diyorsun?! Senin yerin ayrı tabii ki."

Chan alayla kaşlarını kaldırdı.

"Öyle mi Seungmin bey? O zaman neden eskisi gibi gelip beni ziyaret etmiyorsun? Oysa ki küçükken benimle evleneceğini söylerdin."

Chan yüzündeki sırıtışla konuştuğunda Seungmin utançla kaşlarını çatmış, hyungunun omzuna vurmuştu hafifçe. Doğruydu. Seungmin orta okula giderken o zamanlar liseye giden hyunguna aşıktı. Ona karşı bir hayranlığı vardı ve hep 'büyüyünce Chan'la evleneceğim' derdi. Chan ise küçük çocuğun tatlılığına dayanamayıp yanaklarını ısırırdı.

"Yah!"

Hyunjin onun tatlı tepkisine kıkırdamıştı. Artık nedense onu Chan'dan kıskanmıyordu. Doğrusu olması gereken buydu. Buna hakkı yoktu.

"Evet küçükken Seungmin'le bu yüzden kavga ederdik. Hangimiz onunla evlenecek diye. Chan hyung da ikimizle de evleneceğini söylerdi. Küçükken bu güzel geliyordu ama şimdi düşününce.."

Jisung yüzünü buruşturduğunda diğerleri gülmüştü. Chan konuşan küçüğünde gözlerini gezdirdiğinde kaşlarını çattı.

"Jisung, dudağına ne oldu?"

Chan gergin bir sesle sorduğunda küçük olan önemsizmiş gibi elini sallamıştı.

"Önemli bir şey değil hyung. Her zamanki şeyler."

Chan başını iki yana sallarken onaylamaz bakışlarını Jisung'un üzerinde gezdiriyordu.

"Bunu daha sonra konuşacağız."

Kısa sürede siparişler gelmiş, yemeklerini yeyip güzelce doymuşlardı. Güzel sohbetler ve gülüşmelerle geçen yemek ise Jeongin için bir eziyet gibiydi.

Serendipity - sᴋᴢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin