Odadaki gergin hava yüzünden üç arkadaş başlarını eğmiş yere bakarken diğerleri de gözlerini üzerlerinde gezdiriyordu. Üç arkadaş bir koltuğa otururken tam karşılarına da diğer üçlü oturmuştu ve Jeongin de Seungmin'in yanındaki koltuk kenarına oturmuş, arada Seungmin'in saçlarıyla oynuyordu.
Odanın içi çok sessiz olduğu için Seungmin bir şey diyemiyordu ama arada dönüp Jeongin'e kötü bakışlar atmayı ihmal etmiyordu.
Aniden el çırpma sesiyle herkes irkilip Minho'ya dönmüştü.
"Pekâlâ, hadi baştan alalım."
Jisung alışkanlıkla baş parmağını üst dişlerine bastırıp yukarı iterken Felix göz devirip Minho'ya döndü. Ama Minho'nun sırıtarak Jisung'a bakmasını beklemiyordu. Hafifçe öksürüp dikkati üzerine çekmeye çalıştı.
"Her şeyi baştan anlatacağım. İnanmayabilirsiniz ama gerçekten, her şey böyle oldu."
Üçlü onu başıyla onaylandığında derin bir nefes alıp söze girmişti Felix.
"Benim adım Felix, Lee Felix. Bunlar da Seungmin ve Jisung. Bu akşam da biraz kafa dağıtmak için dışarı çıkmak istedik. Sonra.. Sonra biz biraz eğlendik falan. Sonra eve dönmek için taksiye bindik. Sonra bu aptal-"
Jisung arkadaşının her şeyi anlatacağını anlayınca yandan omzuna vurmuştu.
"Her şeyi anlatmak zorunda mısın kardeşim?"
Jisung'un sırıtarak kısık bir sesle dediğine iç çekmişti Felix.
"Yani takside bir şeyler oldu sonra adam bizi indirdi arabadan. Bizde sokakta kaldık. O sırada da işte şu çocuk ve adamın fabrikaya girdiğini gördük. Yine bu aptal yüzünden merakla içeri girdik ve biraz izlemiş bulunduk.. Özür dileriz."
Felix utançla ensesini kaşırken Jisung da utançla başını eğmişti. Kendini suçsuz hisseden tek kişi olan Seungmin de o sırada dudaklarını büzmüş gözlerini odanın içinde gezdiriyor, buradan ne zaman kurtulabileceklerini düşünüyordu.
Diğerleri onların üzerinde gözlerini gezdirirken Seungmin'e gülümsemişlerdi. Çocuğun tatlı bir aurası vardı ve Minho bile bunu inkar edemezdi.
"Her şeyi gördünüz, artık sizi salamayız."
Hyunjin dramatik bir sesle konuşup sahte bir üzüntüyle alt dudağını büzdüğünde üçlü arkadaş hızla ona dönmüştü.
"Nasıl yani? Gidemeyecek miyiz?"
Jisung'un kısık sesiyle Minho gülmüştü.
"Tch.. muhtemelen hayır."
"Ne yapacaksınız ki bize?"
Seungmin'in çocuksu bir merakla sorduğu şeyle Changbin başını eğip dudağını ısırmıştı. Vicdan azabı çekiyordu..
Ama Hyunjin bundan zevk aldığını belli eden bir şekilde omuz silkmişti.
"Siz bizim ne iş yaptığımızı biliyor musunuz?"
Üç arkadaş birbirine bakıp omuz silktiginde Hyunjin kendi sorusunu cevapladı.
"Organ mafyasıyız biz."
Hyunjin'in dediğine Jeongin kendini gülmemek için tutmaya çalışmış ama dudaklarından püskürme gibi bir ses çıkarmıştı. Hyunjin'in sinirli bakışları onu bulduğunda dudaklarını birbirine bastırıp gülmesini durdurdu. Ama komikti bir kere!
Jisung ve Seungmin gözlerini büyütüp Felix'e döndüğünde Felix de onlarda farksız şekilde şaşkınlıkla karşısındaki adamlara bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - sᴋᴢ
Fanfiction"Sence de fazla konuşmuyor musun? Bu dilin, ölümüne sebep olabilir." "Bu dilim, genelde beni ölümden kurtarıyor, biliyor musun?"