"Bunu kabul ettiğime inanamıyorum!"
Minho sinirle el frenini çekerken bıkkın bir nefes verdi ve arabadan inip önünde durduğu bahçede göz gezdirdi. Aradığı bedeni göremeyince oflayarak sırtını arabaya yasladı ve kollarını göğsünde birleştirdi.
Dün Jisung'un şartını kabul ettikten sonra akşam Jeongin'den Minho'nun numarasını alarak ona yarın onu almasını mesajla rica etmişti Jisung. Aslında bu tam olarak bir rica sayılmazdı..
'Yarın 4.30'da okulumun önünde ol.'
Evet tam olarak emrivaki şekilde böyle yazmıştı ve Minho'yu sinirden kudurtmuştu.
Acaba arayı düzeltmese miydim bu veletle?
Bu düşünceyi kafasında tartarken duyduğu sesle o tarafa döndü.
"Afferin sana! Gecikmedin."
Jisung neşeli bir kahkaha atıp Minho'nun yanına gelerek saçlarını okşadığında Minho sabır dilercesine gökyüzüne bakmıştı.
"Sadece bir gün Minho.. Sakin ol."
"Ne o? Pişman mı oldun?"
Jisung yüzündeki alaycı sırıtmayla sorduğunda Minho da yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirmişti.
"Asla."
"Selam."
Seungmin yüzündeki gülümsemeyle yanlarına geldiğinde Minho ona hafifçe gülümsemişti.
"Selam Seungmin."
"Sen nereye Minnie'm?"
Jisung Seungmin'in yanağını okşayarak sorduğunda Minho onun bu hareketine gülümsemişti.
"Jeongin ile buluşacaktık bizde ama o şuan şirketteymiş. Bana şirkete gelir misin dedi, ben de oraya gidiyorum. Beraber zaman geçireceğiz."
Jisung sahte bir kızgınlıkla Seungmin'in yanağını çekiştirirken tehditkâr bir sesle konuştu.
"Bana bak köpecik. Bizi boşlarsan döverim seni. Biliyorsun ben kıskanç bir arkadaşım."
Seungmin yüzünü buruşturarak yanağını ondan kurtarırken parmaklarıyla acıyan yeri okşamıştı.
"Saçmalama Jisung ya."
"O zaman biz seni bırakırız, değil mi?"
Jisung imalı bir şekilde Minho'ya baktığında Minho mesajı alarak iç çekmiş ve arka koltuğun kapısını açarak Seungmin'e göstermişti.
"Atla bakalım Seungmin-ah."
Seungmin gülümseyerek başını iki yana salladı.
"Yok sizi meşgul etmeyeyim ben. Kendim giderim."
Minho itiraz edecekken Jisung ondan önce davranmıştı.
"Saçmalama Seungmin."
İteleyerek Seungmin'i arabaya bindirdiğinde Minho kapıyı kapatarak bu sefer ön koltuğun kapısını açmıştı. Jisung onun hu hareketine memnun bir şekilde gülümserken hafifçe Minho'nun yanağını patpatlayarak arabaya binmişti.
"Aferin."
Minho kapıyı sert bir şekilde kapatıp arabanın üstüne vurduğunda içerdeki ikili gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Minho ise sinirden patlıyor bir şekilde arabanın etrafında dolanıp şoför koltuğuna yerleşmişti.
Herkesin emniyet kemerini taktığından emin olduktan sonra arabayı çalıştırıp yola koyulmuştular. Kısa bir sessizlikten sonra aynadan Seungmin'e bakarak sordu Minho.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - sᴋᴢ
Fanfiction"Sence de fazla konuşmuyor musun? Bu dilin, ölümüne sebep olabilir." "Bu dilim, genelde beni ölümden kurtarıyor, biliyor musun?"