"Siz çıldırdınız mı?!"
Seungmin, Jisung ve Jeongin suçlulukla başlarını eğerken Felix sinirini saklama gereğinde bulunmadan bağırmaya devam etti.
"Yaptığınız şeyin ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısınız? Ya biz gelmeseydik?! Peki sen Jisung, sen manyak mısın ulan?!"
Bu cümleyle üçlü dönüp birbirine bakarken Jisung bıkkın bir nefes vermişti. Ne olmuştu yani adamın kafasını klozete sokup üstüne kustuysa?
Evet, aynen böyle yapmıştı. Adamın ona olan yakınlığı gittikçe artarken dayanamayarak kalkmış ve lavaboya koşmuştu. Tabii sapık herif fırsat bu fırsat diyerek gelip Jisung'a daha yakından temas etmeye çalışmıştı.
Ama yanlış kişiye çattığından habersizdi tabii. Jisung adamın erkekligine sert bir tekme geçirmiş, daha sonra kafasını klozete sokarak kendini tutamayıp üzerine kusmuştu. Ama en azından sifonu çekmişti, değil mi?
Seungmin ise onu aramak için ilk önce lavaboya gittiğinde gördüğü şey klozet kapağını adamın kafasına vuran bir Jisung'du. Bu ne kadar komik bir görüntü olsa da Seungmin buna daha sonra gülmeyi aklına not etmiş, arkadaşının kolundan tuttuğu gibi oradan çıkarmıştı.
Het şey tamamdı. Ses kaydı, bilgisayar, hepsi ellerindeydi. Yapmaları gereken tek şey oradan çıkmaktı ama son anda onları fark eden korumalar işleri zorlaştırmıştı. Eh, tabii tam da o sırada Yeonjun, Soobin ve Felix koşmuştu yardımlarına.
"Verecek bir cevabınız yok mu?"
Jeongin daha fazla dayanamayıp sesli bir nefes vermişti.
"Felix uzatmasan mı? Bizde farkındayız tehlikeli olduğunun. Ama yapmak zorundaydık. Hyungları-"
"Hyungların böyle bir yol izlediğinizi bilseler ne kadar kızacaklarını tahmin edebiliyor musun?"
Jeongin sessiz kaldı. Çünkü biliyordu, Felix haklıydı. Ama duramazdı. Elleri kolları bağlı bir şekilde bekleyemezdi. Bir şeyler yapmak zorundaydı.
"Umrumda değil. Onlar kurtulsun, bana yeter."
Felix histerik bir şekilde gülerken diğerleri gerilen ortam yüzünden endişeliydi.
"Onlar kurtulsun, kime ne olursa olsun diyorsun yani, öyle mi? Seung ve Ji umrunda bile değil yani? Onları öylece oraya gönderdiğine göre!"
"Felix, saçmalama. Ben buradaydım. En ufak bir tehlikede girecektim içeri."
"Bir boka yaramayacaktın ama!"
"Yeter! Yeter ya. Susun artık. Geçti gitti. Bunları daha sonra tartışırız. Önce gidip onları kurtarabilir miyiz?"
Jisung sinirle konuştuğunda Felix sinirli bakışlarını Jeongin'in üzerinden çekmişti. Bu konu burada kapanmamıştı ona göre.
"Sen kimsin bu arada?"
Seungmin, Soobin'e bakarak sorduğunda Soobin gülümseyerek kendini tanıtacaktı ki Yeonjun ondan önce davrandı.
"Gereksiz biri işte. Nerden çıktı bir anda anlamadım."
"Ben olmasaydım burda o herifler seni haşat ederdi, biliyorsun dimi?"
Yeonjun alaycı bir kahkaha atarak eliyle kendine gösterdi.
"Beni mi? Sen hangi hayal dünyasında yaşıyorsun acaba?"
Soobin yüzüne yan bir sırıtış yerleştirip Yeonjun'a birkaç adım yaklaştı.
"Görmek ister misin?"
Yeonjun'un gözleri şaşkınlıkla büyürken yanaklarının kızardığını hissediyordu. Sinirden olmalıydı. Sinirden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - sᴋᴢ
Hayran Kurgu"Sence de fazla konuşmuyor musun? Bu dilin, ölümüne sebep olabilir." "Bu dilim, genelde beni ölümden kurtarıyor, biliyor musun?"