Sessiz iniltiler, hafif kıpırdanmalar ve mırıltılarla gözlerini araladı Hyunjin. Endişeyle gözleri kolları arasında uyuyan gence kaydığında onun kâbus gördüğünü anlamıştı. Çocuğun saçları terden tutam tutam alnına yapışmış, yüzü acılı bir ifadeyle kasılmıştı ve vücudu titrerken belirsiz mırıltılar çıkarıyordu.
Hyunjin hızlıca doğrulup ellerini küçük olanın yanaklarına koydu ve yumuşak bir şekilde yanaklarını severken çocuğu uyandırmaya çalıştı.
"Güzelim uyan, ben buradayım."
"U-uzak dur benden."
Hyunjin mırıltıların arasından duyduğu cümleyle kasıldığını hissederken sesli bir nefes bırakıp çocuğu biraz daha sarstı ve sesini biraz daha, küçüğünü korkutmayacak şekilde yükseltti.
"Seungmin uyan!"
Seungmin irkilerek uyandığında Hyunjin rahat bir nefes bırakıp çocuğun saçlarını okşadı.
"Korkma bebeğim, sadece kötü bir kâbus."
Seungmin yutkunup gözlerini kırpıştıratak kendine gelmeye çalıştı. Daha sonra yerinde doğrulup oturur pozisyona gelerek büyüğünün kolları arasına girdi.
Hyunjin kendisine sığınan çocuğu kollarıyla sıkıca sararken saçlarının arasına minik öpücükler bıraktı.
"H-hyunjin çok korktum ben.. Bırakma beni tamam mı?"
Çocuğun ağlamaklı bir tonda sorduğu şeyle gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı büyük olan ve küçüğünü kendinden uzaklaştırıp yüzünü avuçlarının içine aldı. Baş parmakları nazikçe hafif tombul yanakları severken yüzünü yüzüne yaklaştırıp yumuşak bir tonda mırıldandı.
"Bırakmam güzelim. Asla bırakmam.. Unuttun mu beni Ash'a benzetiyordun? Ash'ın ne zaman Eiji'yi bıraktığını gördün?"
Duyduğu şeyle yüzünde hafif bir tebessüm oluşurken Hyunjin yaklaşıp gülüşünden öptü küçüğünün.
"Gülüşünün ne kadar güzel olduğunu bir bilsen.."
Seungmin iyice utandığını hissederken başını kaldırıp bakışlarını Hyunjin ile birleştirdi.
"Senden bir şey isteyebilir miyim?"
Hyunjin küçüğünün nazik sesiyle gülümsedi ve derin bir nefes alıp onu mırıltıyla onayladı. Elleri hala yanaklarındaki yerini koruyordu. Seungmin hafiften ıslanmış olan kirpiklerini kırpıştırarak büyüğünün gözlerine baktı.
"Beni öper misin?"
Hyunjin duyduğu soruyla şaşırmıştı ama belli etmedi.
"Neden?"
Öpmeyi istemediğinden sormuyordu bu soruyu. Biliyordu ki Seungmin ondan bunu istiyorsa bir sebebi olmalıydı. Merak ediyordu.
"Beni öp ki, yaşadıklarımı unutayım. Sadece senin öpüşün kalsın aklımda. Olmaz mı?"
Hyunjin onun isteğine burukça gülümsedi ve onu başıyla onayladı. Daha sonra yüzlerini iyice yaklaştırarak küçüğünün dudaklarına bakarak ve nefesini onun kendisininkine tezatla ince dudaklarına üfleyerek mırıldandı.
"O kadar güzel öpeceğim ki seni, tek düşüneceğin şey dudaklarım olacak."
Seungmin'in kalbi heyecanla hızlanırken dudaklarına çarpan nefes dudaklarının aralanmasına neden olmuştu. Hyunjin kendisi için aralanan dudakları gördüğünde hafifçe gülümsedi. Bir elini beline indirdi ve karşısındaki bedeni kendine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - sᴋᴢ
Fanfiction"Sence de fazla konuşmuyor musun? Bu dilin, ölümüne sebep olabilir." "Bu dilim, genelde beni ölümden kurtarıyor, biliyor musun?"