"Sonunda baş başa kalabildiğimiz için çok mutluyum!"
Felix mutlulukla iki yanındaki arkadaşlarının koluna girerek konuştuğunda Seungmin kıkırdamıştı. Gerçekten üçü uzun zamandır beraber bir şeyler yapamıyordu. Bunu özlemişlerdi.
Şimdiyse üçübirlikte sahilde denizin kenarında bir banka oturmuş, denizi seyrediyorlardı.
"Kızlar evet ya. Cidden ben beraber delice eğlendiğimiz günleri özledim açıkçası. Son birkaç aydır burnumuz boktan çıkmadı bir türlü."
Jisung'un söylediği ikiliyi güldürürken Felix aklına gelenlerle iç çekti.
"Ama yine de.. Iyi ki o gün o fabrikaya girmemiz için ısrar etmişsin Jisung."
"Woah.. Hatırlayınca, cidden manyakça bir şeydi. Ama yine olsa yine yapardım."
Ikili onun söylediğine kahkaha atarken Seungmin başını iki yana salladı.
"Neden şaşırmadım acaba..?"
Jisung arkadaşının yanağını iki parmağı arasında sıkıştırıp gözlerini kıstı.
"Sen hiç konuşma istersen. Ben olmasaydım Hyunjin'le tanışmış olmazdın."
Seungmin duyduğu isimle gülümserken Felix gergin bir sesle mırıldandı.
"Hâlâ yaptığı aklıma gelince sinirleniyorum. Nasıl yüzüne silahı tutabilir ya?"
Seungmin yaşadığı korkuyu hatırlayınca omuz silkti.
"Şerefsiz işte. Hoşuna gidiyor uğraşmak. Şerefsiz ama seviyorum, ne yapayım?"
Onun bu dediğine Felix göz devirirken Jisung'un bakışları ona dönmüştü.
"Sen neye göz devirdin? Changbin hyunga yanık yanık nasıl baktığını biliyoruz senin de."
"Inkar eden kim? Sanki sen çok farklısın da."
"Minho cevap ver, ben mi kediler mi?"
Seungmin Jisung'u taklit ettiğinde Felix kendini tutamayıp kahkaha atmıştı. Jisung dudağını büzüp omuz silkti ve kollarını göğsünde birleştirdi.
"Ne yapayım ya? Bazen kedilere olan sevgisi beni korkutuyor."
Üçlü bir süre sessiz kaldığında hepsinin aklından geçenler aynıydı aslında. Hepsi yaşadıkları onca şeyi düşünüyordu. Sessizliği bozan ilk kişi Felix oldu. Iki yanındaki arkadaşlarının ellerini tutmuştu.
"Bir sürü şey yaşadık. Bazen çok mutlu olduk bazen çok üzgün. Korkunç şeyler yaşadığımız da oldu. Ama hepsinde beraber olduğumuz için pişman değilim. Siz olduğunuz sürece yaşayacağım hiçbir şey korkutmaz beni."
Ikili ona dolu gözlerle bakarken yüzlerinde küçük bir tebessüm de vardı.
"Ne olursa olsun ayrılmayalım ve hep beraber olalım. Hiçbir şey bizi ayırmasın. Tamam mı?"
Felix gözlerini ikilinin yüzlerinde gezdirirken Seungmin hızlıca Felix'e sarılmıştı. Jisung da geri durmayıp oda arkadaşlarına sarıldı ve gözlerini kapattı sıkıca. Bu hissi seviyordu. Hepsi seviyordu. Ev gibiydi bu his.
"Ne olursa olsun ayrılamayız ki biz. Biriniz benim dünyamın güneşi biriniz neşesi. Nasıl yaparım sizsiz?"
Seungmin arkadaşının boynuna sokulmuş bir şekilde mırıldandığında Felix onun saçlarını okşamıştı.
"Ne ayrılması oğlum? Ben başımın çaresine bakamam ki siz olmadan. Birilerinin benim arkamı toplaması lazım, öyle değil mi?"
Jisung buruk sesle konuştuğunda diğer ikili kıkırdamıştı. Doğru söylüyordu Jisung. Arkasını toplayacak birilerine ihtiyacı vardı. Ve bu görevi Felix ve Seungmin seve seve üstlenirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - sᴋᴢ
Fanfiction"Sence de fazla konuşmuyor musun? Bu dilin, ölümüne sebep olabilir." "Bu dilim, genelde beni ölümden kurtarıyor, biliyor musun?"