1. (M) Bugün asla durmak istemiyorum.

12.7K 561 420
                                    

Koltukta oturmuş, elindeki telefondan açıklanan sınav sonuçlarına bakmak üzere olan Felix, gerginlikle dudaklarını ısırıp tuttuğu nefesini bıraktı. Bir türlü açıklanan sonuçlara bakmak için basması gereken sembole basamıyor, heyecandan neredeyse bayılacakmış gibi hissediyordu. Parmağını açması gereken dosyanın üzerine götürüp gözlerini kapattı fakat daha basamadan geri çekti. Olumsuz bir sonuçla karşılaşma düşüncesi içini bir sıkıntının kaplamasına sebep oluyor, bu sıkıntı da sonucu öğrenmesine engel oluyordu.

Telefonun ekranını kapatıp sıkıntıyla iç çektikten sonra bu durumu aşabilecek bir çözüm düşünerek etrafına bakındı ve gözleri anında çalışma masasında oturmuş, çalışmakta olan adama takıldı. Kendisi bakamıyorsa bir başkasının bakması daha mantıklı değil miydi? Bulduğu çözümü beğenerek oturduğu koltuğu terk etti ve adımlarını yavaş yavaş masanın başındaki adama doğru attı. Aradaki kısa mesafe attığı her adımda azalırken kalbi yoğun bir çarpıntı hissine kapılıyordu.

"Changbin..." diye mırıldandı kısık bir sesle. Aradaki mesafeyi kapatmayı başardığı adamın döner sandalyesini hafifçe geri çekti. "Bana yardım eder misin?"

Siyah saçlı adam, uyku akan gözlerini önünde açık duran laptoptan çekerek yanında duran gence çevirdi. Başını iki yana sallarken "Ne konuda?" diye sordu. Aslında kendi işi de şu an bir hayli fazlaydı fakat Felix'i geri çevirmek gibi bir seçeneği hiçbir zaman olmamıştı.

"Şu sonuçlar vardı ya hâlâ bakamadım ben. Bu yüzden sen baksan ve bana söylesen olur mu? Sonuç kötüyse söyleme ama."

"Neden kötü olsun ki?" Changbin, kahverengi saçlı gencin kendisine uzattığı telefonu kavradı ve onun bu anlamsız endişesine yorum yapmadan edemedi. Felix, fakültenin en iyi öğrencilerinden biriyken neredeyse her sınav sonucu açıklanacağında psikolojik olarak çok yıpranıyordu. Hal böyleyken Changbin onun yaşadığı bu stres ve gerilimi asla anlamlandıramıyordu. "Sen zaten en iyisisin. En iyi notu sen almışsındır eminim."

"Ama o an hareketleri karıştırdım, üstelik bu ilk sınav değil ki. Asıl sınava yetişemediğim için telafi sınavıydı. Puanım sorumsuzluk yaptığım için fazla kırılmış olabilir."

"Pekala, bir bakayım." dedi Changbin. Gerginliği hâlâ varlığını koruyan genci izlemeyi bırakıp telefona baktı ve Felix'in bakamadığı dosyayı açarak onun ismini listeden buldu. İrisleri hemen puan kısmına doğru giderken onun heyecanla beklediğinin farkındaydı.

Felix'in çoğu zaman notları konusunda bu kadar hassas ve gergin olması Changbin'i sık sık endişelendiriyordu. Biraz olsun kötü bir not gencin en iyi ihtimalle tüm haftasını mahvetmeye yeter, onun mutluluğunu küçük bir esintinin bir mumu kolayca söndürmesi gibi söndürebilirdi.

Siyah saçlı, gördüğü notla beraber konuşmak için dudaklarını araladığı anda Felix daha önce davranıp "Kötü mü?" dedi. "Kalmış mıyım?"

"Felix saçmalama bebeğim. 85 almışsın, gayet iyi bir not bu."

"Ama nasıl olur?"

Felix aldığı nota inanamıyor gibi gözlerini büyüttü. Ona göre sınav anında yaptığı hata çok büyüktü ve telafi edilemezdi. Fakültenin en iyi öğrencilerinden biri olduğu için hata yapmak gibi bir lüksünün olduğunu asla düşünmüyordu. Çok fazla hata hem annesinin hem de her zaman kendisine güvenen öğretmenlerinin güvenini kırardı. Felix bunu istemiyordu.

"Demek ki çok büyük bir hata değilmiş. Senin kötü bir not almayacağını biliyordum ben. Çok çalışıyorsun." dedi Changbin. Elindeki telefonu tekrar Felix'e uzattı. Küçük olan telefonunu aldı fakat gitmek yerine tekrar işinin başına dönen adama bakarak onun omzuna dokundu.

Little Star | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin