19. Her ne kadar zorlu bir süreç olsa da bazen o zamanları özlüyorum.

3.3K 337 328
                                    

Yatak odasındaki dolabın önünde dururken üzerindeki takım elbiseyi çıkardı Changbin. Eve gelir gelmez her zaman olduğu gibi önce Felix'e bakmak istemiş fakat onu bu sefer oturma odasında bir şeyler yerken bulamamanın verdiği şaşkınlıkla koridordan yatak odasına geçmişti. Çok yüksek olmayan bir ses tonuyla sevdiği adamın ismini istemsiz bir gerilim içinde söylerken neyse ki banyodan gelen ses Felix'in nerede olduğunu siyah saçlıya belirtti ve ona korkacağı bir durumun olmadığını gösterdi.

Changbin, çıkardığı pantolonu yatağın üzerine bırakıp siyah eşofmanını altına geçirirken bir çift göz tarafından izlendiğinden bihaberdi. Tişörtünü giymeden önce saçlarını hafifçe karıştırdı ve arkasına dönüp tişörtü alacakken hissettiği kollarla anında gülümsedi. Bu gibi anları Felix'le yaşamayı o kadar çok hayal etmişti ki şimdi gerçek olduğu düşüncesi bile ona hayalmiş gibi geliyordu.

"Felix?"

"Seni özledim."

Bu sefer bebeğini kullanarak söylemedi Felix. Özleyen direkt olarak kendisiydi. Changbin'i en son bu sabah büroya gitmeden önce görmüş olması bu kısa sürede onu özlemeyeceği anlamına gelmezdi. Üstelik artık ona eskisine oranla daha çok sarılmakta, öpmekte, onun kendisiyle ilgilenmesini istemekte özgürdü. Daha birkaç gün olmuş olmasına rağmen hislerini açık açık yaşamanın rahatlağını çok iyi anlıyordu. Bunun bu kadar iyi olacağını hiç düşünmemişti. Eğer bilseydi çok daha önceden kabul ederdi...

"Ben de seni özledim bebeğim." dedi Changbin. Göğsünün üzerinde duran elleri tutup aşağı indirdi ve yavaşça Felix'e döndü ancak bu görmeyi beklediği bir manzara değildi. Bunu kesinlikle beklemiyordu... Kaşları istemsizce çatılıp yüzündeki gülümseme hızla solarken Felix farkında olmadan geriledi. Niye şimdi böyle bakmaya başlamıştı?

"Sen... Ne yaptın?"

"Kötü mü olmuş?" diye mırıldandı Felix. Bunun konusunu Changbin'e açmadığı doğruydu, sürpriz olsun istemişti fakat böyle bir tepki alacağını bilse yine de yapar mıydı emin olamadı... Bir anda gelen ağlama istediği yüzünden gözleri dolarken siyah saçlı hemen onun ellerine yapıştı.

"Hayır hayır, ne oldu? Niye ağlıyorsun? Şaşırdım sadece. Çok güzel olmuş."

"O zaman niye öyle bakıyorsun?"

"Hiç bahsetmedin çünkü, beklemiyordum o yüzden bir anda öyle tepki verdim. Yoksa neden öyle bakayım? Sana her şey yakışır. Kahverengi de güzeldi, sarı da güzel olmuş."

"Dürüst müsün şu an?"

"Evet bebeğim." dedi Changbin. Bu üç günlük süre içinde Felix'in çok fazla değiştiğini söyleyebilirdi. Özellikle kendisiyle ilgilenmesi için uğraşıyor, sanki bir de bundan zevk alıyordu. Demek ki geçmiş iki ay boyunca tüm duygularını içinde yaşamıştı. Changbin'in onu ilgisiz bıraktığı söylenemezdi ama Felix'in istediğinin çok daha fazlasının olduğu ortadaydı.

"Bu çok güzel bir şeymiş biliyor musun?" diye mırıldandı Felix. Siyah saçlı adama yaklaştı ve ellerini onun omuzlarına yerleştirdi.

"Ne güzelmiş?"

"Benimle böyle ilgilenmen. Çok güzel hissettiriyor. Sanki çok değerliymişim gibi."

"Zaten öylesin." dedi Changbin. Tekrar yanına yaklaşan adamın sarı saçlarına çok fazla takılmamaya çalıştı. Kahverengiyi tercih ederdi fakat kendini buna karışmamak adına uyardı. Saçını istediği renge boyatabilirdi. Sonuçta Felix hâlâ aynı Felix'ti. Değişen bir şey yoktu. Bu sadece hayatını değiştirmek isterken ortaya çıkan küçük değişikliklerden biri olabilirdi. "Benim için en değerli kişi sensin, kendimden bile bir adım öndesin."

Little Star | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin