"Felix..." diye mırıldandı siyah saçlı kısık bir sesle. Hissettiği korkunun yoğunluğu o kadar fazlaydı ki zar zor çıkarabildiği sesi titremiş, sevgilisinin yanına gitmek istemesine rağmen bacakları olduğu yere çakılı kalmış gibi yerinden kıpırdayamamıştı. Felix'in ne tepki vereceğini, onun yanında kalmayı isteyip istemeyeceğini ya da kendisine inanıp inanmayacağını bilmiyordu ve zihninde tüm bu düşünceler dönüp dururken sakin kalabilmesi pek de mümkün görünmüyordu. Şimdiden bedenine basan sıcaklığı hissediyor, yoğun duygular arasında ruhu eziliyordu. Ruhsal acıyı fiziksel olarak algılamak kolay bir şey değildi ancak Changbin kalbindeki baskının canını gerçekten yaktığı sayılı anlardan birindeydi.
"Doğru mu anladım?"
Felix ne kadar üzüldüğü sesinden dahi anlaşılacak kadar hüzünlü çıkan sesiyle konuştu. Changbin sadece bu duyduğu ses tonunun kalbine bir bıçak gibi saplanması yüzünden yüzünü hafifçe buruşturdu. Onu gerçekten sevdiğini bildiği ilk andan beri bunun olacağı korkusuyla yaşamışken şimdi bu korkusu demir parmaklıklar arasından firar eden bir suçlu gibi gün yüzüne çıkmıştı. Buna engel olamamıştı.
"Changbin, bir şey söylesene."
Adımlarını büyüğünün yanına attı Felix. Ellerini onun iki koluna yerleştirirken bakışlarında bile sanki bir yalvarma vardı. "Yanlış anladın de lütfen, bunu bana yapmamış ol..."
Siyah saçlı kendini bir kez daha iğrenç bir adam gibi hissetmekten alıkoyamadı. Sevdiği insanı ağlatıp üzmekten başka hiçbir şey yapamıyorsa onunla olmasının bir anlamı yoktu. O her zaman Felix'i mutlu etmek, onu severken onun incinmesine izin vermemeyi istemişti, şimdiyse her şey için çok geçti. Hatta karşısındaki adamı incitmemiş, kırmıştı...
"Susma ne olur, o kadının yalan söylediğini söylemen lazım hadi. Ben sana her zaman inanıyorum."
"Yapma..." dedi Changbin fısıldayarak. Başını iki yana salladı. Sevgilisinin ağlamaya başlaması zaten onun her şeyi kavradığını belli ediyordu ama Felix buna rağmen tüm öğrendiklerini kabullenmek istemediğini belli ediyordu. "Yalan söylüyor desem gerçekten bana inanacak mısın?"
Bir şey söylemedi Felix. Sadece ıslak gözleriyle Changbin'in yüzüne bakıp hissettiği tüm acıyı resmen ona aktardı. Bunca zaman onun kendisini sevdiğini düşünmüştü ama az önce yaşanan olay hem bir anda güvenini kırmış hem de aslında hiç sevilmediğini düşünmesine sebep olmuştu. Bu durumda aksini düşünmesi de zaten çok mantıklı görünmüyordu. Tüm hayatını ona ve bebeğine adamaya hazırken öğrendikleri onun için fazla ağırdı. Üstelik kızmalı mı yoksa üzülmeli mi karar da veremiyordu. Her şey bir aradaydı. Hem öfkeliydi, hem de üzgün.
"Bana bunu nasıl yaptın? Ben bunu hak ettim mi gerçekten Changbin? Senin beni sevdiğine inanmıştım, seni sevmiştim ben."
O kadar çaresiz bir şekilde söyledi ki konuştuktan sonra başını önüne eğişi siyah saçlıyı ağlatmaya yetti. Felix'i böyle görmeyi istemiyordu.
Onu kendine çekip kollarını ona sarmak istedi ama sarı saçlı buna izin vermeyip sevgilisinin kollarını itti. Bunu istemiyordu.
"Ben seni gerçekten seviyorum. Böyle düşünmekte çok haklısın, seni ikna etmem kolay değil biliyorum ama lütfen inan bana. Seni seviyorum."
"Ben sana benden bir şey saklama ne varsa söyle dedim ama sen ne yaptın? Güvenimi kırdın. Aptal yerine koydun beni ve ben de senin beni sevdiğine inanacak kadar aptaldım. Gerçekten sevseydin daha önce söylerdin." dedi Felix. Ağlamamaya çalışması bir işe yaramıyordu. Bir şeyden kurtulduğunu düşünüp sevinirken çok geçmeden başka bir olay çıkıyordu. Bundan sonra zaten huzuru bulabileceğine dair bir inancı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Star | Changlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Felix, sadece seks üzerine kurulu olan ilişkisinden hamile kalır ve olaylar onun hiç beklemediği bir biçimde şekillenir. -mpreg (Minsung-Hyunin-Chanmin) #skz 1 (23.04.2022) #jisung 1 (20.04.2022) #changbin 1 (06.05.2022) #changlix 2 (...