22. Her şey iki dudağımın arasında şu an.

2.8K 341 434
                                    

Sessizliğin hüküm sürdüğü odada sarı saçlı adam sadece oturduğu yerden neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Hastanedeki bir saatlik bekleyişin ardından bayılan kadın uyanmış fakat büyük olan Felix'in hiç beklemediği bir şeyi yaparak ona dışarıda beklemesini, annesini ilk olarak yalnız görmek istediğini söylemişti. Bu elbet kabul edilebilir bir şeydi ama Felix aklına takılan tuhaf kuşkular yüzünden bir kez daha isteğini tekrar etmekten geri durmamış ve tam da beklediği gibi ciddi bir dille reddedilmişti.

Changbin'in her saniye gittikçe daha gergin olması ve annesi ile aralarında gerçekleştirdikleri hem anlamsız hem de bir o kadar da iğneleyici bakışmalar Felix'in kafasını olduğundan daha çok karıştırıyor, ne için olduğunu dahi bilmediği şüphesini büyütüyordu.

"Siz daha iyi misiniz? Hâlâ biraz... yorgun görünüyorsunuz."

Felix konuştuğu an tekrar oğluna baktı Chaewon, hâlâ halüsinasyon görüyormuş gibi hissediyordu. Changbin elini alnına vurmamak için kendini zor tutarken başını bıkkınlıkla salladı ve annesine cevap vermesini söyler gibi soruyu tekrar etti.

"İyi misin? Alt tarafı sevgilim var ve hamile niye bu kadar şaşırdın anlamıyorum."

Changbin'in Felix'e yaptığı açıklama buydu. Annesi onu gördüğü an bu yüzden bayılmıştı ama tabii ki sarı saçlının bu konuda tam olarak ikna olduğu söylenemezdi.

"Siz benim kusuruma bakmayın. Dedim ya son zamanlar benim için biraz zor geçti. Kafamı toparlayamıyorum bir türlü, ne yaptığımı bilmiyorum."

"Sorun yok, siz iyi olun da." dedi Felix. Ortamdaki gerginliğe rağmen gülümsedi.

Büyük olansa hem bir önce bu konuyu kapatmanın derdinde olduğu hem de gerçekten merak ettiği için gözlerini annesinde tuttu.

"Bu arada neden buraya geldiğini merak ediyorum ben. Son görüşmemizden bu yana üç yıl geçti ve ben bir daha benimle görüşmek için uğraşmamanızı söylemiştim. Ne de olsa bazı şeyler unutulmuyor... Bunun için büyüklük yapacak değilim."

"Unutulmayacağını biliyorum bu yüzden gelmekte zaten çok kararsız kaldım ama... En azından bilmek istersin diye düşündüm."

Annesi sakin sakin söylediği sözlere karşı utanıyormuşçasına başını eğdi. Ne kadar mahcup olduğunu göstermek ister gibi bir hali vardı ancak Changbin bunları yemezdi. Eve geri gelmeden önce aralarında gerçekleşen sohbette onun Felix'e gerçekleri söylemek hakkında yaptığı ima zaten Chaewon'un bu hareketiyle oğlunu tekrar avcunun içine almak istediğini belli etmişti fakat Changbin her ne olursa olsun ona boyun eğmeyi düşünmüyordu.

"Neyi?" diye sordu kötü bir şey duyacağını bilerek. Zaten hayatında doğru düzgün olumlu bir haber aldığı yoktu.

"Baban... zaten hastaydı biliyorsun. Üç gün önce tamamen kaybettik onu."

Kötü bir haber bekliyordu Changbin ama böyle bir haber beklemiyordu. Annesine ve babasına ciddi anlamda kızgın olsa da hiçbir zaman onların ölmesini dilememişti.

Hayatı boyunca hem annesiyle hem de babasıyla olan ilişkisi hep sallantılı geçmişti. Babasıyla arasında babası tarafından örülmüş koca bir duvar vardı ve bu yüzden Changbin hiçbir zaman babasına bağlı bir çocuk olamamıştı. Hatta bazen onun tarafından sevilmediğini düşündüğü, sadece bu yüzden kendini kötü bir çocuk gibi hissettiği bile olmuştu. Babası vardı evet ancak o maddi bir yardım ve somut bir varlıktan başka hiçbir şey değildi. Changbin, babası varken babasız kalan çocuklardandı.

Annesiyse daha çok kendi halinde ancak Changbin'in başarılı bir evlat olmasıyla kafayı bozmuş bir kadındı. Sadece bu yüzden tüm okul hayatı siyah saçlı için fazla kötü geçmiş, vaktinin neredeyse çoğunu hem annesine hem de babasına yaranmak için çalışmakla geçirmiş, gençliğini onlara kendini beğendirmeye çalışmakla tüketmişti. Şimdi belki de bu sayede çok iyi bir iş sahibi olsa da gerçekten mutlu olduğu zamanlar bunlar yüzünden çok azdı. Geçmişteki yetersizlik duygusunu atlatması kolay olmamıştı.

Little Star | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin