11. Ben bebeğimi senin beni sevdiğin kadar seviyorum.

4.3K 427 426
                                    

Yorum lütfen, yeterince uzun bir bölüm oldu <3
_______________________

Kontrollü olmak, sakinliğini korumak ve düzgün bir üslupla doğru kelimeleri kullanmak... Felix'in yapmak istediği tek şey buydu. Arkadaşlarıyla konuşup onlardan ne yapması gerektiği hakkında bir fikir almak istediğinde her şeyden çıkardığı sonuç bir an önce olanları annesine anlatması gerektiğiydi. Saatlerce aynı şeyleri düşünmek bir işe yaramıyor, sadece beklemekle hiçbir şey düzelmiyordu bu yüzden harekete geçmek zorunda olduğunun farkındaydı.

Boşuna vakit kaybetmesi içindeki sıkıntının artmasından ve daha fazla yalan söyleme ihtiyacından başka hiçbir şey yaratmıyordu. En azından doğruları söylediği zaman annesine karşı olan mahcubiyeti biraz olsun azalır, dürüst olduğu için kendini daha iyi hissederdi.

Derin bir nefes aldı. Başına gelebilecek en kötü şeyin ne olacağını kestirmeye çalıştı ancak yapamadı. Sadece kötü bir şey olduğu zaman kimin yanına gideceğini şimdiden bildiği için içinde bir nebze de olsa rahatlık vardı. Birkaç dakika önce Changbin'e haber verip annesiyle konuşacağını söylemiş, konuştuktan sonra fırsat bulduğu ilk anda kendisine haber vereceğini belirtmişti. Siyah saçlı şimdilik yanında yoktu. Arkadaşlarının da yardımıyla tek başına konuşmakta karar kılmıştı. Changbin yanında olmasa bile varlığını bilmek şu an zaten yeterince rahatlamasını sağlıyordu. Geçen seferki kadar gerilmesine gerek yoktu.

Annesinin oturma odasında olduğunu bildiği için tüm sakin olma çabalarını sarf ederek oturma odasına girdi. Hiçbir şey söylemeden elindeki okuma kitabını okumakta olan annesine yaklaştı ve yine sessizlik içinde onun yanına oturdu.

Soojin, okuduğu kitaptan başını kaldırıp yanına oturan oğluna dönerek hemen gülümsedi ve "Bir şey mi oldu?" diye sordu.

Saat ona gelmek üzereydi ve bu saatlerde genelde hem Soojin hem de Felix biraz ayrı takılırlardı. Şimdi oğlunun yanına gelmesi Soojin'e biraz garip gelmişti.

Felix "Biraz konuşmak istemiştim." dedi gergin bir şekilde. İki elini birbiriyle birleştirdi ve hızla atmaya başlayan kalbine lanet etti. Şimdiden bu kadar gergin hissediyorsa birazdan ne olacağını düşünemiyordu. "Eğer şu an başka bir işin yoksa tabi."

"Kitap okuyordum ama ara verebilirim."

Soojin, kitap ayracını kaldığı sayfaya koyup kitabı kapatırken Felix yutkundu. Konuşmaya her saniye daha çok yaklaşıyor olmak kalbinin çarpıntısının iyice hızlanmasına sebep oluyordu.

"Duyduğun şey yüzünden hemen kızmak yok ama tamam mı? Sakin ol lütfen..."

"Felix ne oldu bebeğim?" dedi Soojin. Kötü bir şey olduğundan emindi. Felix küçükken de bir çeşit yaramazlık yaptığında böyle söylerdi. "Söyle hadi çabuk, endişelenmeye başlıyorum."

Sadece konuşmanın bile neden bu kadar zor geldiğini anlayamadı Felix. Oysa her zaman annesiyle çok rahat konuşurdu. Gerçi konu bu sefer daha öncekiler kadar basit değildi ve bu durumda tedirgin olması gayet normaldi. Kelimeler ağzından çıkmamak için yemin etmiş gibiydi.

İlk nereden başlaması gerektiğinden emin olmak için birkaç saniye susarken annesi konuşmak adına dudaklarını araladığı an ondan hızlı davrandı.

"Benim sevgilim var." 

Kelimeler seri bir şekilde döküldü dudaklarından. Bunun yalan olması yine huzursuz olmasına sebep olsa da daha iyi bir seçenek bulamamıştı söylemek için.

"Sevgilin mi var?" dedi Soojin hafif şaşkın bir edayla. Felix'in bu kadar gergin olması yüzünden gülümsedi ve elini onun omzuna koydu. "Bu yüzden bu endişen? Çok normal bir şey bu. Kaç yaşına gelmişsin, tabii ki sevgilin olacak."

Little Star | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin