6. Senin bebeğinse çok şanssız.

4.8K 496 407
                                    

"Jisung, lütfen şu çocuğu alır mısın artık? İki dakika konuşamıyoruz, ağlayıp duruyor."

Siyah saçlı konuşup kafa dağıtmak adına buluştuğu arkadaşının evine geldiği için neredeyse pişman olmak üzereydi. Arkadaşının kucağındaki bebek durmadan ağlıyor, Changbin'in zaten fazlasıyla ağrıyan başının daha çok ağrımasına sebep oluyordu. Onu buluşmak için kendi evine çağırmıştı ancak arkadaşının minik oğlu bugün biraz rahatsız olduğu için Minho hem sevgilisini hem de bebeklerini yalnız bırakmak istememişti.

"Bekle iki dakika sütünü hazırlarken bari idare et."

Jisung'un isyankar sesi mutfaktan yankılanıp oturma odasına ulaşırken Minho yerinden kalktı ve kucağındaki bebeği Changbin'in kucağına hızla tutuşturup "Hemen geliyorum." dedi.

Siyah saçlı kucağına bırakılan bebeğe sanki bir alerjisi varmış gibi bakış atarken arkadaşına yönelik "Sana kaç kez bana çocuğu verme dedim." diye söylendi. Ancak Minho çoktan oturma odasından çıkmış ve Jisung'u kontrole gitmişti.

Changbin kucağında ağlamakta olan bebeğe karşı kollarını hafifçe sallayıp onu susturmaya çalıştı. Bunu yaparken de sebepsiz bir şekilde bebekle göz göze gelmemek için saçma bir çaba sarf etti. Gerçi onun yüzüne baksa bile ağladığı için tamamen kısılan küçük gözlerini görebilecek miydi emin değildi.

İrisleri sebepsizce onun yüzüne kaydığında gerçekten gözlerini göremediğini fark etti. Kolları arasındaki bebek fazla küçüktü ve tıpkı Minho'ya benziyordu. Gerçi Jisung'a benzeyen yerleri olduğu da inkar edilemezdi.

"Şşh, sessiz ol." diye mırıldandı. "Çok gürültülüsün gerçekten. Babanlar nasıl dayanıyor sana?"

Changbin'in içinde iki gündür tarifsiz bir kırgınlık vardı ki bu kırgınlık da Felix'in hamile olduğunu öğrendiği günle ortaya çıkmıştı. O gittiğinden beri onunla hiçbir şekilde konuşmamış, iletişime geçmek adına herhangi bir çaba göstermemişti bu yüzden içinde bulundukları koşullarda iletişimin kendi kendine oluşmasını beklemesi güneşin batıdan doğmasını beklemeye benziyordu.

Gözlerini kucağındaki bebeğin yüzünde gezdirip onun bu kadar küçük olmasını birkaç saniyeliğine sorguladı. O her şekilde babalarına muhtaçtı. Jisung ya da Minho'dan biri onun karnını doyurmazsa yaşaması mümkün bile değildi. Bir bebekle sürekli olarak ilgilenmeye fazlasıyla uzak olmasına ve bebeklere karşı tuhaf bir gerilim duymasına rağmen bu sefer daha önce hiç hissetmediği bir şey hissetti ancak ne olduğunu çözemedi. Sadece olumsuz bir his olmadığından emindi.

İşaret parmağını kucağındaki bebeğin hafifçe tombul yanağında gezdirip onun narin tenini okşadı.

"Babaların seni çok seviyor biliyorsun değil mi? Minho baban seni bırakıp benim yanıma gelemedi bugün bu yüzden biraz sessiz olsan da ben kafamı dinlesem olmaz mı? Ne zaman gelsem ağlıyorsun sen. İnsan biraz mutlu olur, her şeyden şikayet etmez. Şanslı bir bebek olduğunun farkına var biraz."

"Senin bebeğinse çok şanssız." dedi Jisung. Oturma odasına girerken Changbin'in söylediği cümlelerin bir kısmını net bir şekilde duymuştu. Elindeki biberonu ağzı kapalı bir şekilde sallayıp Changbin'in kucağındaki oğlunu almadan ona oğlunu tuttuğu için küçük bir teşekkür mırıldandı ve hemen ardından Minho'yla Changbin konuşurken istemsizce kulak misafiri olduğu konuşmaya yorum yapmadan geçemedi. "Felix'e çok üzüldüm açıkçası. En çok sana ihtiyacı varken sen onu yalnız bırakıyorsun. İyi ki Minho senin gibi yapmadı."

"Ama biz sizin gibi sevgili değiliz." dedi Changbin. Bakışları bir anda ciddileşti.

"Jisung, sana kaç kere bu durum için bir yorum yapma dedim bebeğim. Her şey senin bildiğin kadarıyla sınırlı değil." dedi oturma odasına yeni giren Minho. Koltuğa oturup ayakta olan sevgilisini kucağına doğru çekti ve onun dizinin üzerine oturmasını sağladı. Bu sırada Jisung'un gözlerini devirmesi Minho'dan kaçmadı. Bu tepkiyi niçin aldığını gayet iyi biliyordu.

Little Star | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin