10. Seo Changbin'in gözleri Lee Felix'ten başkasını görmez.

4.4K 445 317
                                    

Yorum istiyorum :')))
_____________________

Changbin, kucağındaki karpuz tabağıyla yanında oturan adamın karpuzları yiyişini bilinçsiz bir şekilde dikkatle izliyor, onun nasıl bu kadar iştahlı olduğunu anlamaya çalışıyordu. Normalde Felix acıktığı zaman bile yemeğini kaşığının ucuyla yiyen biriyken şu an o halinden eser yoktu. Görüştükleri doktor zaten iştah artışından bahsetmişti ancak Changbin bu kadarını Felix'ten beklemiyordu.

Küçük olan, tabakta kalan son karpuz dilimini aldığı an kendine yeni gelmiş gibi kaşlarını çattı. Karpuz yemeye ne ara bu denli daldığının kendisi de farkında değildi ve bu durum en az Changbin kadar ona da garip gelmişti. Bu yeni başlayan bir şeydi.

Bakışlarını Changbin'e çevirdi ve onun tamamen şaşkınlık dolu gözlerine karşı utanmış gibi hissederek dudaklarını birbirine bastırdı ve yutkundu. Koca tabağı kendisi yemiş, onun doğru düzgün yemediğini fark etmemişti...

"Sen neden yemedin? Yeni fark ettim ben..." dedi sıkıntıyla ve o an aklına gelen fikirle devam etti. "İstersen bu son kalanı sen-"

"Seni izlerken karnım doydu benim. Eğer hala yemek istiyorsan mutfakta var, kesebilirim senin için."

"Hayır, gerek yok." Felix gülümsedi. Bundan birkaç gün öncesinde Changbin'le bu şekilde vakit geçirebileceğini düşünmüyordu bile, şimdi onun kendisini düşündüğünü görmek fazla güzeldi. "Sen yemek istiyorsan da senin için ben kesebilirim."

"İstemiyorum, Felix. Teşekkür ederim."

"Tamam, öyle diyorsan." Kahverengi saçlı omuzlarını silkip irisleri tekrar çatalında takılı olan karpuz dilimiyle kesiştiğinde "Bunu yiyorum o zaman." diye ekledi.

Changbin'in başını sallaması ile kısa süre içinde son dilimi bitirip elindeki tabağı ve çatalı önündeki küçük masaya bıraktı ve yerinden kalktı.

"Ellerimi yıkamam lazım, yapış yapış oldu her yerim."

"Tamam, çabuk ol. Bekliyorum seni."

Kahverengi saçlı, Changbin'i onaylayıp oturma odasından ayrıldı. Bu sırada Felix'in geldiği ilk andan beri onunla bir şeyleri konuşup her şeyi daha iyi detaylandırma niyetinde olan Changbin nefesini sesli bir şekilde dışarı verdi. Hâlâ tam anlamıyla gergin hissediyor, içinden gelen negatif hisleri tam olarak bastıramıyordu ancak her şeyi bir an önce netleştirmeyi de kafasına koyduğu için dikkatli olmayı ön planda tutuyordu. Diyeceği en ufak yanlış bir sözün Felix'i çıldırtmaya yeteceğini biliyor ve bunu kesinlikle istemiyordu. Şimdilik sevindiği tek şey düşüncelerini toparlamaya çalıştığı an Felix'in karpuz yemekle meşgul olmasıydı. Bu Changbin'e düşünmek için güzel bir fırsat sunmuştu.

Siyah saçlı, elinde sıktığını yeni fark ettiği telefonu koltuğun kenarına bırakıp saçmamalamak için kendini bir kez daha uyardı. Dikkatli konuşmalıydı.

O bir süreliğine içinden konuşma provası yaparken Felix gelmekte gecikmedi. Hiçbir şey söylemeden, küçük adımlarla siyah saçlının yanına geldi ve onun yanına oturdu. Changbin'in düşünceli olduğunun farkındaydı ama neden olduğu hakkında henüz bir fikri yoktu.

"Changbin." diye mırıldandı ona bakarak. Siyah saçlının kendisininkine oranla büyük olan elini tuttu. Aslında beraber uyudukları ilk gün bile onu kolayca affetmek istememiş, hatasını iyice anlamasını istemişti. Fakat tamamen sakin kalıp düşündüğünde ona anlayış göstermeye karar vermesi işten bile olmamıştı. Onun tamamen haksız olduğunu söyleyemezdi ve artı olarak yanında olmayı kabul etmesi de affedilmek için yeterli bir sebepti. "Bir sorun mu var? Canın bir şeye sıkılmış gibi."

Little Star | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin