Merak, şu anda herkesin hissettiği ortak duyguydu. Neler planlıyorlardı bilmiyordum ama bu yaratık, planlarının iyi bir şey olmadığını kanıtlıyordu. Belki de her şey basitti. Sadece henüz bakmasını bilmiyordum."Yaratık bir adama hizmet ediyordu."dedim ormandan ayrılıp tekrar her şeyi rahatça tartıştığımız toplantı odasına geçtiğimizde.
Soruların devamı gelmeden devam ettim.
"Adamı tanımıyorum. Ama onun beni tanıdığı kesin. Beni onunla dövüşürken izledi. Yaratığa hiçbir şeyin etki etmediğini bana gösterirken bundan zevk aldı. Resmen bize ne kadar iyi bir düşmana sahip olduğumuzu gösteriyorlar."Jason bütün ayrıntıları geçerek tek bir konuya yöneldi. "Seni nereden tanıyor?"
"Sadece beni değil hepimizi tanıdığına eminim. Ama neden küçük gösterisi için beni seçti bilmiyorum. Belki de oraya ilk önce ben vardığım içindir."
Kısa bir sessizlik oldu. Herkes düşünceler içindeyken ben içimden acaba bana yaptığı teklifi ve daha önce karşıma çıktığını söylesem mi diye kendimle tartışıyordum. Söylersem çok fazla sorun doğacaktı. En önemlisi de kimseye söylemediğim için suçlanacaktım.
"Durumlar karıştı. Rapor verip bizden ne isteyeceklerini bekleyelim."dedi Alex.
Fikre kimse bir şey demeyince herkes tarafından onaylanmış oldu.
Kısa süre sonra zil çalınca Julia davetsiz misafirin hangimize geldiğini öğrenmek için kapılarımızın önündeki kameralara bağlandı.
"Sanırım raporu yüzyüze vereceğiz."
Ne demek istediğini anlamak için kameraya yönelip baktığımda amcamın, Tanya'nın babası Murcus Hill'in ve Julia'nın babası Rafael Anderson'nın geldiğini gördüm. Anlaşılan durumu ilk önce Ardena ve Akira adasının kurucuları öğrenecekti. Marcus Hill, Akira adasının kurucusu olan Rafael Anderson'ın sağ koluydu.
Herkes kendini hazırlayıp birkaç sandalye yer açarken Julia onları içeri aldı.
Birkaç saniye içinde toplantı odasındaydılar ve yüzlerinde her zamanki ciddi ifade vardı. Buraya sadece iş için gelmişlerdi, bizim yakın akrabamız olarak değil.
"Sizi burada görmek ne güzel."dedi Julia aksi bir ifadeyle. Gözleri babasındaydı ve ikisinin de bakışları pek de hoş değildi. Tanya ise hiç babasına bakmamıştı bile.
Amcamın ve onların babalarının arası küçüklüğümüzden beri çok iyiydi fakat Julia ve Tanya babalarıyla pek anlaşamazdı. Küçükken Julia böyle değildi. Babasını çok sever ve hayranlık duyardı fakat sonra ne olduysa araları açılmıştı. Bu konunun açılmasından hoşlanmıyordu.
Tanya ise annelerinin onları terk etmesinin nedeni olarak babasını görüyordu ve küçük yaştan beri babasının yüzüne bunu vuruyordu.
Kısacası ortam bir hayli gergin olmuştu. Amcama neden üçünün burada olduğunu sormak istiyordum fakat şimdi bunun sırası değildi.
Onlara ayrılan sandalyelere oturduklarında Tanya, Julia ve ben tekrar masadaki yerlerimizi almıştık.
"Bazı habeler aldık ve buraya yakın olduğumuz için bizzat gelip sizden duymak istedik."diye açıkladı amcam. Ardından bana döndü. "Yaratıkla karşılaştığını duydum. Neler oldu öğrenebilir miyiz?"
Sanki reddedebilirmişiz gibi... yanında her şeyi zorla öğrenebilecek Bay Anderson varken bu pek de kolay bir seçenek değildi.
"Evet, onunla karşılaştım ve dövüştüm. Ateşim onu etkilemiyor. Gücüme hiçbir tekpi vermedi ve zehirli hançerimi tam kalbine saplamama rağmen hiçbir şey olmamışcasına onu çıkartıp kaldığı yerden devam etti. Her şeye bağışıklığı var gibi gözüküyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SÜVARİ -Kızıl Ejder
Fantasy"Karanlıktan korkar mısın?"dedi sorusunu yineleyerek. "Demek karanlığın kendisi sensin ve karanlık asla seni korkutamaz."dedim onun söylediklerini tekrar ederek. Kibirle çürük dişlerini göstererek sırıttı. "Karanlık benim!" "Peki o halde. Sorumu değ...