Bölüm 32: Renkli Şimşekler

2.6K 272 93
                                    



Beynimin tüm kıvrımlarında fırtına öncesi kısa aralıklarla çakan sessiz şimşekler beliriyordu. Kapalı gözlerimi daha sıkı yumdum. Göz kapaklarımdaki damarlar titredi. Sanki bunu görebiliyormuşum gibi o zifiri karanlıkta dans eden şimşekleri ve damarları izledim. Hepsinin kıvrımlı uzantısı gittikçe büyüyor fakat birbirlerine değmiyordu. Renk karmaşası gözlerim kapalı olmasına rağmen tekrar kapatmak istememe neden oluyordu. Kırmızı, mavi, yeşil ve beyaz... renkli şimşekler.

Dudaklarımdan minik bir nefesi serbest bıraktım ve sakin kalarak sessiz çakan şimşeklerin yanına gök gürültüsünün eklenmemesini umdum.

İlk aksattığım ilaçtan sonra ağrı hızlı gelmişti. Belki de bilinçaltım beni ilacı almaya ikna etmeye çalışıyordu.

Belime dolanan kolla gözlerim aralandı. Dikkatimi arkamda yatan Damon'a verdiğimde kulaklarımı nefes alış verişi doldurdu. Ona ayak uydurduğumda rahatladığımı hissettim. Aynı anda nefes alıyor, aynı anda geri veriyorduk. Vücudum rahatladı ve ağrı geri planda kaldı. Uykunun yavaşça beni sardığını hissettiğimde ona direnmedim.

Küçük bir kız çocuğu karşımda oturuyordu. Nerede olduğumu anlamak için etrafıma baktım fakat boş ve karanlık bir odada olduğumdan tam olarak nerede olduğum anlaşılmıyordu. Tam tepedeki sarı ışık ancak karşımdaki kızı zar zor seçebilmemi sağlıyordu. Küçük elini bana doğru uzattı. Bu doğal bir şeymişcesine elini tuttum. Bunu ilk kez yapmıyormuş gibiydik.
Gözlerim kendi ellerime takıldı. Neredeyse onunkiyle aynı boyutta olan ellerime...ben de küçük bir kız çocuğuydum. Gözlerine bakmaya çalıştım fakat ışık yeterli değildi.

Bunun ilk olmadığını kanıtlarcasına "Seni yeniden gördüğüme sevindim."dedim gülümseyerek. Sesimi garipsemiştim. Cılız ve güçsüzdü. Yüzümü buruşturmak istedim fakat kontrol bende değildi. Kontrol küçük bedenimdeydi.

Gülümsediğini beyaz dişlerinden net bir şekilde anlayabilmiştim.
"Ben de öyle."

Dudakları beyaz dişlerini yavaşça örttü. İfadesini seçemiyor olmama rağmen hissetmişcesine benim de dudaklarım kapandı. Etrafımdaki hava çekildi. Başım dönmeye başlarken o çocuksu pürüzsüz sesi kulaklarımda yankılandı.

"Şimdi...hazır mısın?"

Gözlerimi açtığımda bir süre sakince tavanı izleyerek az önce gördüğüm rüyayı unutmamak için tekrar ediyordum. Her şey silikti fakat kızın son sözünü ve sesini net hatırlıyordum. Tavana doğru derin bir nefes vererek üfledim ve rüyamda sorduğu soruya geç bir yanıt verdim.
"Değilim."

Serin bir rüzgar bedenimi sararken kolum yanımdaki boşluğa düştü. Ortada yatıyordum ve bütün yatağı kaplıyacak şekilde yayılmıştım. Sanki dün geceden hiçbir iz yoktu ve ben farklı bir rüyada o anları görmüştüm. Hepsi bir rüya, diye fısıldadı zihnim. Delilerin hayal gücü kuvvetli olur, gerçekle ayırt edemezsin.

Ardından esen rüzgarın sebebi olan açık pencereye döndü bakışlarım. İşte, dedi bu sefer. Nereden kaçıp gittiğini öğrenmiş oldun.

Başımı iki yana sallayarak güldüm.
"Sanırım deliriyorum."

"Sanırım bir deliyle başa çıkabilirim."

Kaşlarımı çatarak kapıya ellerini bağlayarak yaslanmış Damon'a baktım.
"Ne zamandan beri ordasın sen?"

Omuz silkti. "Hazırlan ve aşağı gel, kahvaltı hazır."dedikten sonra yavaşça kapıdan ayrılıp gözden kayboldu.

Arkasından birkaç saniye boş boş baktıktan sonra sırıttım.
İçimdeki hangi kişiliğimden olduğunu bilmediğim, saçma senaryolar üreten sese hareket çektim. Sonra ise bu yaptığıma güldüm.
Belki de küçük kız benimle birlikte uyanmıştı.

SON SÜVARİ -Kızıl EjderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin