Zihnimin derin kütüphanesinde, tozlu sayfalar yüzünden tıkanmamak için yavaşça ilerliyordum. Adımlarım temkinliydi. Bir daha hiçbir şeyden emin olmadan ilerlemeyecektim.Karanlıkta ağaçların arasında kendi iç dünyamla karar aşamasındayken avcumda sıktığım inci elime batıyordu.
Hissettiklerim ve hissedemediklerim arasında sıkışıp kalmıştım. Tıpkı şu an parmaklarımın arasındaki incinin yanmasını sağlayamamam gibi...
O iskelede suya düştüğümden beri ne Zafina'yı duyuyordum ne de ateşimi hissediyordum. Orada yaşadığım şoku atlatması için vücuduma bir süre izin vermiştim ama hiçbir şey eskisi gibi normale dönmemişti. Bu durumu daha fazla saklayabileceğimi düşünmüyordum. Elbet herkes öğrenecekti. Bu olmadan önce tek aklıma gelen pelerinliyle konuşmaktı. Bir yardımının dokunacağına inanmak istiyordum.
Son acınası çabamdan sonra inci yanmayınca yanımda taşıdığım çakmağı elime aldım.
İlk defa çakmak taşıyordum. Umarım son olurdu.
Yaktığım ateşi inciye tuttum. Bir süre bekledim ama inci aynı şekilde duruyordu. Neden yanmıyordu?
"Normal ateş onu yakamaz. Ancak bir ejderin ateşine tepki verir."
Gelen sesle anında etrafıma dikkat kesilirken gözlerim onu aradı. Her zamanki gibi yerde değil vücudunu ağacın gövdesine yaslamış bir şekilde, dalın üzerinde ayakta durmuş beni izliyordu.
"O halde nasıl buradasın?"
"Çağıracağını tahmin ettim diyelim."
Lafını çarpıtmak istesem de sessiz kaldım.
"Neler olduğunu biliyorsun değil mi?"diye sorduğumda daldan atlayıp yavaşça bana doğru adımladı.
"Neler oldu küçük Ejder?"
Yine benden duymak istiyordu. Ama bu sefer ondan duymak isteyen bendim.
"Ne biliyorsun?"Tam önümde durdu. Kırmızı gözleri maskenin ardında gizliydi. Bana kendini göstermiyordu.
"Ne istediğini söyle küçük kız."
"Bilmiyorum."diye yanıtladım. "Gerçekler?"
"Ne istediğini önce bilmen gerekiyor."
Maskenin ardına baktım. Gözlerini şimdi seçebiliyordum. Parlak kırmızılara korkusuzca ve bütün çıplaklığımla karşılık verdim.
"Söyle."diye fısıldadı.
Derin bir nefes aldım.
"Bana her şeyi göster."Gözleri tüm gücüyle parladı ve dünyam kızıla büründü.
—-
Yine aynı anıda kendimi buldum. Fakat en son gördüğüm şeklindeydi. Her zaman gördüklerimden farklı olan anımdaydım.
Liam'ın benim önümde koşması gerekirken o arkamdaydı. Son sürat gidiyordum.
Tekrar sabırla olacakları bekledim. Hepsini kucakladım.
Açıklığa çıktık. Ben sevinç ve gururla Liam'a döndüm ama o bana bakmak yerine arkamdaki bir yere korkuyla bakıyordu.
Kalp ritmim hiç olmayacak kadar hızlı atmaya başladı. Normalde burada uyanmıştım ve arkamı dönüp neye baktığını görememiştim. Yine uyanmayı bekledim.
Ama öyle olmadı.
Yavaşça arkamı döndüm.
Benim gözlerim de en az onunki kadar korkuyla açıldı. Küçük bedenim daha önce böyle bir şey görmemişti. Korku ikisini de sardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SÜVARİ -Kızıl Ejder
Fantasy"Karanlıktan korkar mısın?"dedi sorusunu yineleyerek. "Demek karanlığın kendisi sensin ve karanlık asla seni korkutamaz."dedim onun söylediklerini tekrar ederek. Kibirle çürük dişlerini göstererek sırıttı. "Karanlık benim!" "Peki o halde. Sorumu değ...