Lisa Lewis
Yorgun.
Şu anda yatağında uzanmış Serena, yorgun görünüyordu. Ya da uykusuz... Her şeye rağmen çok iyi idare ediyordu. Beni her zaman şaşırtmayı başarıyordu.Sağ tarafında Damon, elini tutarak ona destek oluyordu. Sol tarafında ise Linda ve Julia uyuması için ellerinden geleni yapıyordu. Hepimiz Serena'nın odasındaydık.
Alt kattan kapı sesi duyduğumuzda kimse kıpırdamadı. Kimin geldiğine bakmak için aşağı inmemize gerek yoktu. Hepimizin tahmin etmesi zor değildi.
Odanın kapısı açıldığında gördüğümüz kişiyle tahminimiz kesinleşti. Ya da 'kişilerle' demeliyim... Gelen Serena'nın amcası, Bay Stewart ve Linda'nın babası, Bay Grace'ti. Olayı ne zaman ya da nasıl öğrendikleri meçhuldü. Her zaman anında öğrenirlerdi ve methodlarını asla söylemezlerdi. Bize çip takmış olabileceklerinden bile şüpheleniyordum.
Bay Stewart'ın yanında Bay Grace ile gelmesi kaçınılmazdı. Küçüklüğünden beri Serena'nın herhangi bir sağlık sorunuyla Bay Grace ilgileniyordu. Kendisi en iyi şifacılardandı. Daha iyisiyle henüz tanışmamıştım. Linda onun izinden gidiyordu.
"Burası çok kalabalık. Gerisini biz hallederiz çocuklar lütfen bize biraz izin verin."dedi Bay Stewart.
Linda yanına gelen babasına tespitlerini şifacı dilinde anlatmaya başladı. Şifacılar eski terimleri kullanırdı. Günümüzdeki en iyi doktorlar bile onları anlayamazdı. Dolayısıyla iki şifacının konuşmasına şahit olan birisi farklı bir dil konuştuklarını zannederdi.
Herkes yavaşça odadan çıkmaya başladı. Jason çıkmadan önce sessizce Bay Stewart'a bir şeyler söyledi. Bay Stewart kafasını sallayarak onayladı ve Jason'ın omzuna dokundu. Jason hafifçe başını salladı ve odadan çıktı. O an gözüm Serena'nın yatağının köşesinde sessizce oturan çocuğa kaydı. Ormanda o da Serena'nın yanındaydı. Damon ile Leprikon'dan kurtardıkları çocuk olduğunu tahmin ediyordum.
Odada en son Damon, Julia, Linda, küçük çocuk ve ben kaldık. Bay Grace çoktan Serena'nın yanına geçmiş onu inceliyordu. Bay Stewart soran gözlerle bizi inceledi.
"Odada sadece ben, Calvin ve Julia kalacağız. Siz çıkabilirsiniz."dedi Bay Stewart.
Julia bu konuşmalardan habersiz konsantre olmuş bir şekilde Serena'nın başındaydı. Yeteneğiyle Serena'ya fazlasıyla yardım edebildiği kesindi. O yüzden onunda odada kalması mantıklıydı. Ama Linda neden kalmıyordu? Onun da birçok yardımı dokunabilirdi.
"Bu da ne demek? Ben de yardımcı olabilirim."dedi Linda düşüncemi dile getirerek.
"Senin tedavi etmen gereken bir kişi daha var."dedi ve gözleri ilk defa yatağın köşesinde sessizliğini koruyan çocuğa değdi.
Çocuğun ormanda uzun süre vakit geçirdiği çok belliydi. Kir içindeydi ve saçları dağınıktı. Dolayısıyla yaraları tam olarak belli olmuyordu ama dikkat edildiğinde derisindeki çizikleri görebiliyordum. Üstelik sadece görebildiklerimle oldukça çok yarası vardı. Nasıl bu kadar sessiz ve ifadesiz oturabiliyordu?
Gözlerimi kısarak ona baktım. Bu çocukta farklı bir şeyler vardı.
Linda, Serena'nın yanından ayrılmak istemese de çocuğu incelediğinde yardıma ihtiyacı olduğunu anlayıp pes etti. Çocuğun yanına ilerleyip elini uzattı. Fakat çocuk hareket etmedi.
"Hadi tatlım gel de yaralarına bakalım."dedi Linda yumuşak bir ifadeyle.
Çocuğun gözleri Serena'nın üzerindeydi. Linda'yı hiç duymamış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SÜVARİ -Kızıl Ejder
Fantasy"Karanlıktan korkar mısın?"dedi sorusunu yineleyerek. "Demek karanlığın kendisi sensin ve karanlık asla seni korkutamaz."dedim onun söylediklerini tekrar ederek. Kibirle çürük dişlerini göstererek sırıttı. "Karanlık benim!" "Peki o halde. Sorumu değ...