Bölüm 12: Dejavu

4.2K 415 13
                                    

Julia Anderson

İnsanlarla dolu bu kalabalık hem sıkıcı hem de eğlenceliydi. Eğlenceli kısmı, yanlış olduğunu bilsem de onların düşüncelerine sızıyordum. Bazen düşüncelerini kontrol edip cesaret edemedikleri için yapamadıkları şeyleri yaptırıyordum. Bu çoğunun işine geliyordu.

Sıkıcı olan kısım ise, düşüncelerin hep aynı oluşuydu. Yaratıcı bir tane düşünceye bile rastlamamıştım.
Bir süre sonra sıkılıp bırakmıştım zaten.

Nickolas elimden tutarak beni kalabalıktan uzaklaştırdı. İnsanlarla dolu geniş salonun köşesine geçtik.

"Partiyi nasıl buldun?"diye sordu beklendiyle gözlerimin içine bakarak.

Biraz etrafıma göz atarak bir şeylerin değişip değişmediğini anlamaya çalıştım. Ortada insanlar sakince dans ediyordu. Koltuklarda oturanlar etrafındakileri rahatsız etmiyordu. Mutfaktan ellerinde içeceklerle çıkanlar bir yere dökmeden dikkatlice ilerliyorlardı. Bir partiden çok zengin yetişkinlerin sıkıcı, elit kokteyl partilerine benziyordu.

Sonuç değişmemişti.

Buraya gelmeden önce böyle bir sonuçla karşılaşmayı pek beklemiyordum. Shadow'u daha çok sevmiştim. Oradaki insanlar daha eğlenceliydi.

Yine de düşüncelerimin aksine gülümseyerek "Harika."dedim. Memnun bir ifadeyle bana baktı.

Nickolas biraz farklıydı. Bazen dengesiz hareketleri oluyordu ve buna anlam vermekte zorlanıyordum. Aklı karışıktı. Bunu görebiliyordum. Gücüm her ne kadar bir beynin sınırları içerisinde olsa da her zaman aynı sonuçlar vermiyordu. Beyni kontrol edebilirdim. Anıları silebilir yerine başka anılar koyabilirdim. Birisine istemediği şeyler yaptırabilir, istemediği şeyler düşündürtebilirdim.

Fakat çok eski anılara gidip onları kontrol etmeyi ancak çok güçlü hipnozlar yapabilirdi. Bay Anderson ,babam,  tanıdığım en güçlü hipnozlardandı. Benim gidebildiğim anılar sınırlıydı. Babam kadar güçlü değildim. Bazen yakın zaman anılarını silip değiştirmek bile tehlikeli oluyordu. Beyin silinen anıların kırıntılarını bulup kafa karıştırıyordu. Bazıları hangisini yaşadığını anlamıyor ve sonuçta delirenler bile oluyordu. Bu yüzden eğitimim eksiksiz olmak zorundaydı. Böyle bir sonuçla karşılaşmamam gerekiyordu. Bay Anderson bu konuda çok katıydı.

Nickolas basit konulardan konuşuyordu. Hobiler, dersler, yemekler... kısacası biraz sıkıcıydı! Ama rolüme uyarak hayatımdaki en heyecanlı şeyleri konuşuyormuşuz gibi onu dinleyip sorularına cevap verdim. 

Çok geçmeden konuşmamıza araya Louis'in girmesiyle ara verdik. Şikayet ettiğim söylenemezdi.

Louis'in gözleri Nickolas yerine bende durdu.

"Serena'yı gördün mü Julia?"diye sordu. Yüzünde endişe kırıntıları gizliydi ve biraz da acele eder gibi hızlı konuşuyordu.

"Hayır."diye cevapladım kaşlarımı çatarak. "Seninle olduğunu sanıyordum."

"Benimleydi ama Jason'ın sarhoş olduğunu ve ona bakması gerektiğini söyledi. Birkaç kişi onu mutfaktaki arka kapıdan çıkarken görmüş. Ama emin olamadım. Pek de kendilerinde olmadıkları için Serena'yı çıkarken hayal etmiş de olabilirler."dedi.

Beynim hemen olasılıkları sıraladı.
Birincisi; Jason sarhoş olmazdı. Bunu Louis'ten ayrılmak için bir bahane olarak kullandığını anlamamak imkansızdı.

İkincisi; Eğer arka kapıdan çıktıysa kalabalıktan uzak durmak istiyordu ki bu tam Serena'ya göreydi.

Üçüncüsü; Arabanın anahtarı onda değildi. Neyle, nasıl ve nereden gitmişti?

SON SÜVARİ -Kızıl EjderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin