Gözlerine bakarken kalkan kullanıp kullanmama konusunda hala emin değildim. Fakat verilen sözü tutma konusunda Leprikon'ların ün saldığı bir gerçekti. Bu yüzden çıplak gözlerimle ona bakmaya devam ettim."Bizi beklediğine göre neden burada olduğumuzu biliyorsun?"dedim sorarcasına.
Yüzünde bilmiş bir gülümseme oluştu.
"Biliyor muyum?""Öğrenmenin farklı yolları var."dedi Damon tehdit savururcasına.
Gözleri ona çevrildiğinde yüzünü ifadesiz tutmuştu. Sanki şimdi diyeceğimiz ya da yapacağımız hiçbir şey onu etkileyemezdi. Ya da başka bir deyişle; elinde ona hiçbir zarar veremeyeceğimiz bir kozu vardı.
Fakat o koz özellikle Derek'i ilgilendiriyorsa öğrenmek için her şeyi yapardım.
"Açık konuş Felix. Zaman bizden yana ilerlemiyor."
"Buna katılıyorum. Zamanın acımasızlığı sizi esir almış durumda. Fakat sizi daha fazla bekletmeyeceğim merak etmeyin."dedi ve bizim oturduklarımıza göre daha alçak olan tekli koltuktan kalktı. "Beni izleyin."
İkiletmeden yerimden kalkıp onu takip ettim. Damon hemen arkamdaydı.
Tekrar asansöre bindiğimizde Felix eksi üçüncü kata bastı. Kapı yavaşça kapanıp aşağı doğru yönelirken aynı zamanda damarlarımda gezen kan da yukarı doğru süzülüyor gibi hissediyordum. Aşağı inmek saatler gibi gelse de yarım dakika bile sürmemişti. Nedense kalbim hızlı atıyor, sanki karşılaşacağım şeyin provasını yapıyordu.
Kapılar açıldı.
Gri ve açık mavi bir ton bizi karşıladı. Duvarlar gri, ışık beyaz ama yer yer mavi bir led ışık bulunuyordu.
İlk başta algılayamadım.
Ya da kalbimin hızlı atmayı bırakıp varlığını bana unutturmasının nedeni karşımdaki görüntüyü onun benden önce algılamasıydı.
Buraya inmeden önce kalbimin hızlı atmasının nedeni alıştırma yapması değil, sonradan duracağını bildiği için son çırpınışlarını atmasıydı.Karşımdaki dev, su dolu bir kapsülün içinde bilinçsizce süzülen Derek'ten başkası değildi.
Öne bir adım attım. Sonra bir adım daha...
Ayaklarım kendiliğinden hareket ederken kendimi dev kapsülün hemen yanında, ellerim Derek'e doğru uzanmış şekilde buldum. Gözlerimi kapatıp başımı kapsülün camına dayadım ve kontrolümü sağlamak için kendime kısa bir zaman tanıdım.Damon'nın yanıma ne zaman geldiğini fark etmemiştim. Zaten sessizliği sayesinde hiçbir zaman fark etmemeye başlamıştım. Elini kapsülün üzerine koyup gözlerini kapattı. İçindeki su yavaşça hareket ederken Derek hafifçe süzüldü. Damon'ın kaşları çatıldığında, sanki bunu yaptığımda ne olduğunu anlayacakmış gibi ona bir adım daha yaklaştım. Kapsüldeki su hareket etmeye devam etti. Derek bilinçsizce daha hızlı bir ritimle süzülüyordu. Onu bu şekilde görmek tamamen kaybetmiş hissi uyandırıyordu. Bu berbat hisse daha fazla dayanamayıp Damon'ın kolundan tuttum. Elimi hissetmeyip yaptığı işleme devam ederken "Dur."diye fısıldadım.
Gözleri yavaşça açıldı ve direkt benimkilerle buluştu. Su arkamda yavaşça hareket etmeyi keserken gözlerimi ondan ayırmadım. Dudakları birbirine mühürlenmiş olabilirdi fakat gözleri bu mührü etkisiz hale getirecek kadar gürültülüydü. Gözlerimin içine bakarken bana fısıldıyorlardı.
Üzgünüm.
Hafif, durgun bir tebessümle gözlerimdeki cevabı taçlandırdım.
Senin suçun değil.
İçimdeki sesin ise bana cevabı gecikmedi.
Burada bir suçlu varsa bu senden başkası olamaz.Dudaklarındaki mühürün yerini gözleri aldı.
"Suda hala biraz zehir hissediyorum. Fakat Derek'in vücudundaki zehir yoğun. Onu hemen götürmemiz gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SÜVARİ -Kızıl Ejder
خيال (فانتازيا)"Karanlıktan korkar mısın?"dedi sorusunu yineleyerek. "Demek karanlığın kendisi sensin ve karanlık asla seni korkutamaz."dedim onun söylediklerini tekrar ederek. Kibirle çürük dişlerini göstererek sırıttı. "Karanlık benim!" "Peki o halde. Sorumu değ...