Bölüm 40: Kırmızı ve Beyaz (Final)

2K 178 89
                                    



Lütfen bölüm sonundaki duyuruyu okuyun.

Keyifli okumalar...





——





Ardena'ya ayak bastığımda aklım bir önceki gelişime gitmişti. Şimdiki ben ile o zamanki ben arasında çok fark vardı. Bu kadar başka bir kişi olarak dönmek beni şaşırtıyordu. Hala olanlara inanamıyordum. Uyuşmuş gibiydim. Yine ruhum vücudumdan çıkmış olanları izliyor, bedenim bağımsızca hareket ediyordu.

Yaşananlar üzerime bir sel gibi akmak üzereydi ve ben boğulacağıma neredeyse emindim.

Damon avcundaki elimi sıktığında amcamın ofisine geldiğimizi anladım. Gece yarısı olmuştu ama ışıkları yandığına göre hala ofisinde olmalıydı.

Kapının önüne geldiğimizde durdum. Benimle birlikte durmak zorunda kalan Damon'ın soru dolu bakışlarına karşılık vererek "Onunla yalnız konuşacağım."dedim.

Kısa bir süre düşündükten sonra kafasını sallayarak beni onayladı.
"İçeri kimse girmeyecek."

Ne istediğimi biliyordu.

Onaylayarak kapıya doğru ilerledim ve hızlı atan kalbimi unutmaya çalışarak içeri girdim.

Her zamanki gibi masasının başındaydı ama evraklarla uğraşmak yerine başını eline yaslamış bir şekilde düşünüyordu.

Belki de biliyor, diye düşündüm. Her şeyin farkında.

"Merhaba amca."dediğimde boşluğa dalmış gözleri beni buldu.

Yüzündeki ifadeden anlamak biraz zordu ama beni beklediğini hissediyordum.

"Hoşgeldin. Gel de otur."

Evet, beni bekliyordu.

Masasının önündeki koltuğa yerleştim.

"Lafı dolandırmayacak olmamıza sevindim. O halde neden burada olduğumu biliyorsun değil mi?"diye sordum.

Yüzümü inceledi. O da ne kadarını bildiğimi çözmeye çalışıyordu.

"Bazı sorularının olduğunu düşünüyorum."

"Ve ben de cevapların sen de olduğunu biliyorum."

Kısa süren sessizlikten sonra "Neyi bilmek istiyorsun?"diye sordu.

"Her şeyi."diye yanıtladım fakat sonradan bu yanıtı daralttım. Şu anda öncelik verdiğim tek bir konu vardı. "Ama nereden başlaman gerektiğini söyleyeceğim. Liam'ı kaybettiğim günden başla."

Yüzünden birkaç ifade geçti. Hiçbirini yakalayamayacak kadar heyecanlıydım. Kalbim boğazımda atıyor, ellerim karıncalaşıyordu. Alacağım cevaplar nefesimi kesebilirdi.

Umrumda değil, dedim içimden. Ölsem bile öğrenecektim.

"Sanırım bir şeyler hatırlıyorsun."

"Oysa ki lafı dolandırmayacaktık?"

"Pekala."dedi. Derin bir nefes verdi ve bir süre düşündü. "Bilmek istediğin şey o gün ne yaşandığı mı?"

Gözlerimi kısarak onu inceledim. Yüzündeki çelişkiyi görebiliyordum. Neyi bilmek istediğimden o kadar da emin gözükmüyordu. Sanki...bilmek isteyeceğim daha fazla şey olabilirmiş gibiydi. Fakat zaten daha fazlası olacağının farkındaydım.
Uzatmayarak kafamı salladım.

Zihnini toparlaması için sabrımın son kırıntılarını da ona verdim.

"O gün..."
Cümlelerini çok büyük bir elekten geçiriyordu. Normalde bu kadar yavaş açıklama yapmazdı. Ya nasıl söylemesi gerektiğini bilmiyordu ya da söyleyeceği şey beni gerçekten etkileyecekti.

SON SÜVARİ -Kızıl EjderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin