Multimedia : Louis Sparks
—"Hadi! İlk günden geç kalacağız."
Bu sefer beni bekleyen Tanya'ydı. Son dakika üzerime su dökmüştü ve bu da yukarıdan çantamı almamı geciktirmişti.
Hafta sonunun nasıl geçtiğini anlamamıştım bile. Cumartesi günü Louis ve arkadaşlarını görmemiz dışında bir şey olmamıştı. Jason, Tanya ve Julia da gittikleri bardan önemli bir bilgi alamayıp dönmüşlerdi. Pazar gününü de dolaşarak ve toplantı yaparak geçirmiştik.
Hızlıca çantamı alıp aşağı indim ve garaja yöneldim. Tanya çoktan yolcu koltuğuna oturmuş beni bekliyordu.
"Üzerin hala ıslak."dedi beni incelerken.
"Değiştirmeye vaktim yok. Yolda kurutacağım."dedim.
Kot pantolon, siyah bir kazak ve üzerine yeşil bir kaban giymiştim. Siyah kazağımda dökülen su belli olmuyordu ama aynı şeyi kabanım için söyleyemezdim.
"Kızıl Ejder olmanın avantajları."dedi sırıtarak.
"Belki de cadı olmak daha işime yarardı."dedim. Bu sırada çoktan arabayı çalıştırmış ve diğerlerine katılmıştım.
"Her konuda titiz olmana rağmen aynı zamanda dünyanın en üşengeç kişisi olmana anlam veremiyorum. Resmen dün, aşağıdaki ışığı açık unuttuğunu söyleyip elini salla ve kapat diye odandan bana bağırdın."dedi.
Bir elim direksiyonu tutarken diğer elimden ısı yaydım ve kıyafetimin ıslak olan yerine yaklaştırdım. Bir dakika sonra artık ıslak olan yer kuruydu.
"Ne var yani? Sonuçta elini sallayarak iki saniyede ışığı kapattın."dedim.
"Pekala, öyle olsun. Ayak işlerini her zaman yaparım. Bağırman yeter(!)"dedi homurdanarak.
Sırıttım ve "Ah, işte beklediğim teklif. Hiç şüphen olmasın, ses tellerim kuvvetlidir."dedim.
"Harika!"dedi sinirle. Fakat sonrasında kendini tutamayıp güldü.
Okulun girişine geldiğimizde ikimizde sustuk.
En öndeki arabada Damon ve Lisa vardı. Hemen arkasında Linda ve Alex, onun arkasında Tanya ve ben ve son olarak en arkada Jason ve Julia vardı. Hepimiz sırayla okulun bahçesine giriş yaptık.
Arabadan indim. Bahçe fazlasıyla genişti.
Ve kalabalık...
Bu da bazı gözlerin üzerimizde olması demekti.
Bahçedeki gözlere aldırmadan okula çevirdim bakışlarımı.
Bina çok büyük değildi. Ama oldukça genişti. Çok katı olmasa da bir katında oldukça sınıf olduğu belliydi. Ve bahçe fazlasıyla büyüktü. Binanın kapısının üzerinde büyük harflerle Darkrose Lisesi yazıyordu.
İçeri girdik. Müdürün odasını bulmak için herhangi birine sormamız gerekmemişti çünkü odası giriş kattaydı. Zaten bildiğimiz sınıflarımızı ve ders programımızı tekrar öğrendik. Bu sırada zil çalmıştı ve herkes sınıflara girmişti. Sınıfımıza giderken uzun koridorlar boştu.
Son sınıflar üçüncü kattaydı ve sınıflarımız birbirine yakındı. Herkes kendi sınıfına yöneldi. Tanya ve ben sınıfımızın önünde durduk ve birbirimize baktık.
Derin bir nefes aldı ve kapıya tıklayıp açtı.
Onu takip edip sınıfa girdim.
Sessizlik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SÜVARİ -Kızıl Ejder
Fantasy"Karanlıktan korkar mısın?"dedi sorusunu yineleyerek. "Demek karanlığın kendisi sensin ve karanlık asla seni korkutamaz."dedim onun söylediklerini tekrar ederek. Kibirle çürük dişlerini göstererek sırıttı. "Karanlık benim!" "Peki o halde. Sorumu değ...