Multimedia: Lisa Lewis
—
Gri gözler benim gözlerimden ayrıldı ve yanımda duran Louis'e çevrildi. Kasılan çenesine gözlerimi kısarak izledim.
İkisi de kapının önünden ayrılıp bize doğru gelmeye başladı. Louis ve ben kıpırdamadan onların yanımıza gelmesini bekledik.
"Nerede kaldın?"diye sordu Louis, Clarissa'ya. Damon burada yokmuş gibi.
"Ufak bir işim çıktı."diye yanıtladı Clarissa.
Umarım o işin Damon ile değildir!
"İşlerinin olduğunu sanıyordum?"dedim Damon'a bakarak.
"Gidelim."dedi sorumu yanıtlamadan ve arkasını dönüp yürümeye başladı.
Kaşlarımı çatarak arkasından baktım ve onu takip etmeden önce Louis'e dönüp tekrar teşekkür ettim. Gülümseyerek başını eğip kaldırdı.
Onları arkamda bıraktım ve Damon'ı takip ettim.
Sırtımdaki gözleri görmem için arkamda bir çift gözüm olmasına ihtiyacım yoktu. Onları hissediyordum.
Shadow'dan çıktıktan sonra Damon'ın arabasına yürüdüğünü gördüğümde önüne geçip onu durdurdum.
"Neler oluyor?"
"Julia, Tanya ve Jason eve döndüler. Seni almaya geldim. Arabaya bin."dedi.
"Ne demek gittiler? Neden beni bırakıp gitsinler ki?"diye sordum kaşlarımı çatarak.
Büyük bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattı ve "Arabaya bin."dedi alçak sesiyle.
"Bana emir verme!"diye tane tane söyledim.
"Eğer şimdi o lanet arabaya binmezsen seni almadan gideceğim."dedi tehditkar sesiyle.
"Beni tehdit mi ediyorsun?"dedim gözlerimi kısarak. Aramızdaki mesafe hala çok kısaydı ve botlarım topuklu olmasına rağmen onunla göz göze gelebilmem için başımı kaldırmam gerekiyordu.
Dudağının bir kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı ve "Sen nasıl anlamak istersen."dedi.
Bir adım geri gittim ve "Peki öyleyse, sana iyi yolculuklar."dedim. Arkamı döndüm ve yürümeye başladım.
Emir almak ve tehdit edilmek nefret ettiğim davranışlar arasında başı çekiyordu.
Arkamda hissettiğim ayak sesleri o kadar sessizdi ki oraya odaklı olmasaydım duyamazdım.
Elleri beni bulamadan hızla ona dönüp bana uzanan elini kavradım ve tam bükecekken beni tıpkı dans esnasında döndürüyormuşçasına etrafımda döndürüp sırtımı göğsüne yasladı. Güçlü kollarıyla iki yanımda sıkıca sardı ve iki saniye içerisinde kucağındaydım.
"Ciddi olamazsın!"diye söylendim dişlerimin arasından.
"Sana arabaya binmeni söylemiştim."dedi yolcu kapısını açarken.
"Ben de bana emir vermemen gerektiğini söylemiştim."dedim. Beni indirdiğinde bir elimi arabanın üstüne koydum, diğer elimi de kapıya koyup beni içeri sokamayacağı şekilde durdum.
"Emir falan vermiyorum. Ne yapman gerektiğini söylüyorum."dedi kaşlarını çatarak.
Gözlerimi devirdim ve "Haklısın ikisi çok farklı şeyler."dedim.
"Şu lanet olası arabaya binecek misin artık?"dedi.
"İnan bana, düzgün söylediğinde içeride olacağım."dedim.Gözlerini sabır dilenircesine kapatıp derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SÜVARİ -Kızıl Ejder
Fantasy"Karanlıktan korkar mısın?"dedi sorusunu yineleyerek. "Demek karanlığın kendisi sensin ve karanlık asla seni korkutamaz."dedim onun söylediklerini tekrar ederek. Kibirle çürük dişlerini göstererek sırıttı. "Karanlık benim!" "Peki o halde. Sorumu değ...