11.BÖLÜM; "YARIŞ"

82 11 46
                                    

"En kusursuz cinayet, birinin yaşama sevincini öldürmektir."
- Paulo Coelho

Hayallerim kursağımda kalmıştı. Her öksürüşümde mutluluğumu dışarıya atmışım gibi hissediyordum, göğsüm ağrıyordu. Acı dolu bir fanusun içinde sıkışıp kalmıştım sanki. Delirmek üzereydim, her şey çok saçma geliyordu.

"Pişman mısın?" Tomris'in sesi dalgınlığımdan kurtulmamı sağladı. Çenemin altına yerleştirdim ellerimi indirip kucağıma bıraktım. Ona sakince baktım ve derin bir nefes aldım.

"Değilim."

"Azel kötü biri değil." dedi fakat sonrasında kaşlarını kaldırıp dudaklarını birbirine bastırdı. "Yani sinirlenmediği sürece."

"Bu ne demek oluyor?"

"Sinirlendiği zaman gözü pek bir şey görmüyor ama sakın korkma, sana asla zarar vermez. Vermeye kalkışsa bile sen izin vermezsin ama o yine de vermez."

İç çektim. "Sinirlendiğinde ne kadar ileri gider?"

"Aslında," deyip bana doğru yaklaştığı anda Azel yanımıza geldi ve sakin bir sesle konuştu.

"Bir şey yapmam, merak etme." Gözlerimi ona çevirdim, çatık kaşla bana bakıyordu. Gözleri yine ürkütücü bakıyordu. Yavaşça Tomris'e döndü. "Karıma benim hakkımda kötü şeyler söyleme, Tomris."

"Karıma? Oh, sen şimdiden benimsemişsin." dedi, Tomris.

"Her neyse işte." dedi ve arkasına döndü. Dışarıya doğru ilerlemeden önce Tomris ona seslendi.

"Oraya gitmiyorsun değil mi?" Azel cevap vermedi ve gitti.

"Nereye gidiyor?" diye sorduğumda derin bir nefes aldı ve başını iki yana salladı.

"Araba yarışına."

"Her zaman gider mi?"

"Hayır, eskiden gidiyordu."

"Sorun ne, Tomris? Neden bu kadar gerildin?"

Bana tereddütle baktı. "Çok hırslı. Bunu biliyorlar ve ona meydan okuyan bir çocuk var. Şimdi yine aynısı olacak. Her yarışa gittiğinde kavga ederek dönüyor ve hatta en son gittiğinde bıçaklanarak döndü."

Kaşlarımı kaldırdım. "Yine kavga ederek geleceğini mi söylüyorsun? Neden peşinden gidip buna engel olmuyorsunuz?"

İç çekip dudaklarını birbirine bastırdı. Kısık bir sesle, "En son Laçin onu durdurmaya çalıştı ama çok öfkelendi ve bir daha ona engel olursak bizi unutacağını söyledi." dedi.

"Siz de hemen kabul mü ettiniz?"

"Yaparım dediyse yapar, Mihri. Onu tanımıyorsun ama emin ol bizim yüzümüze bakmaz asla."

Omzumu silktim ve ayağa kalktım. "O hâlde ben onu durdururum. Bir daha yüzüme bakıp bakmaması benim için pek bir şey ifade etmez nasıl olsa."

Tek kaşını kaldırdı. "Ama yine de öfkelenir ve onun öfkesi pek hoş değildir."

"Bana bir şey yapmaya kalkmayacağını söylemedin mi?"

"Sana bir şey yapmaz ama yine de olsun. Onu öfkelendirmeyi istemeyiz."

"Korkmuyorum," diye çenemi dikleştirdim. "İstediğini yapsın, karşılıksız bırakmam."

KAYIP RUHLAR MAHZENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin