[FİNAL] 41.BÖLÜM; "SON PERDE" PART2

84 9 1
                                    

Yepyeni, intikam hırsıyla yenilendiğim bir güne uyanmıştım. Gözlerimi araladığım vakit, duyduğum çığlık sesiyle beraber dudaklarımda şeytani bir tebessüm belirdi.

Elvin Pinhan, Dolunay Saygın tarafından işkence görüyordu demek. Derin bir nefes alıp üzerimdeki örtüyü çektim ve ayağa kalkıp gerindikten sonra banyoya girip uzun bir banyo yaptım. Tenimden akan ılık su bütün stresimi alıp götürürken yavaş yavaş rahatladığımı hissediyordum. Bugün Barlas Sancak'ın günüydü ya da aslında bizim günümüzdü çünkü onun pek mutlu bir gün geçireceğini sanmıyordum.

Banyodan çıktıktan sonra saçlarımı kurutup taradım ve elimle dalgalandırıp dişlerimi fırçaladıktan sonra altıma bol paça siyah bir kot ve üzerine de beyaz, dar bir bluz giymiştim. Bluz kısa kolluydu ve vücuduma tam oturuyordu. Bluzu pantolonun içine soktuktan sonra ayağıma beyaz sporlarımı geçirdim ve odadan çıktım.

Ben çıktığım anda çığlık sesleri daha da yükseldi. Sanki göğü yırtmak istiyordu, öyle büyük bir ses çıkıyordu. Ateş, Elvin'i koyduğumuz odadan çıktığında ona kaşlarımı kaldırarak baktım. "Ne yapıyor da bu kadar bağırıyor?"

"Sana yaptığını fakat... Demiri pek soğuk sayılmaz." Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında ifademe gülmüş ve hülyalı hülyalı kapıya baktı. "Çok fena, çok."

"Hem de ne fena..."

"Azel'ler nerede?" diye sorduğumda Barlas'ın kaldığı odayı gösterdi. Başımı salladım ve onu ardımda bırakarak odaya girdim. Barlas ve Azazil karşı karşıya oturuyordu. Tek fark babamın bağlı olmamasıydı.

"Hoş geldin, Mihri." dedi, babam. Bana bakmamıştı bile ama benden başkasının gelmeyeceğinin farkındaydı. Kapıyı açtığım anda Barlas'ın yakıcı bakışları beni bulmuştu. Kollarımda göğsümde kavuşturup ona dik dik bakmaya başladım.

"Hoş buldum, baba." dedim sakince. "Fakat pek mutlu sayılmam." Azel sırtını duvara yaslamış, elleri siyah pantolonunun cebinde bir şekilde beni dikkatle dinliyor, yüzüme her mimiğimi ezberlemek istercesine bakıyordu. Bakışlarımı Azel'den ayırıp tekrar Barlas'a çevirdim. Yüzünü iğrentiyle buruşturmuş bana bakıyordu ve bu beni içten içe güldürdü. "Çünkü bu adam bütün hayatımızı altüst etti. Bir yandan da içim soğumak üzere çünkü onun da hayatı altüst olacak."

"Öldürecek misiniz beni?" Alayla güldü. "Gittiğim yer yine aynı yer olacak ve ben yine oradan kurtulacağım." dediği anda Azel boğazını temizleyip ona onun yaptığı gibi alaylı bir bakış attı.

"O dünyayı yıkmışken mi?" dediğinde babamın arkasına dönüp kaşlarını çatarak Azel'e baktığını görmüştüm. Ne olduğunu, ne dediğini anlamıştı. "Buraya gelen en son kişi bendim. Asır Karakurt'u, Alvina Pinhan'ı ve diğerlerini orada bulduğum bir cadıyı sıkıştırıp nasıl kurtaracağımı öğrendikten sonra Öldürülenler Şehri'ni yıktım. Burada ölenin yaşamı tamamen burada son bulur. Senin gibiler içinse cehennem bekliyor, Sancak."

Barlas dişlerinin arasından büyük bir öfkeyle, "Sen ne saçmalıyorsun?" diye tısladığında babam ayakkabısının ucuyla sandalyesine vurdu ve, "Sesine hakim ol." dedi.

Barlas devam etti. "Onları kurtarmanın tek yolu, onları kurtarmayı en çok isteyen kişinin ruhunun bir parçasını ortaya koymasıydı. Onları en çok isteyen kişi sen olamazsın..."

Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı ve Azel'e döndüm hemen. Bu adam ne saçmalıyordu? Ayrıca ruhunun bir parçasını ortaya koymakta ne oluyordu?

"Azel?" dedim sorarcasına.

Bana gülümseyerek baktı. "Senin mutluluğun, benim mutluluğum." dediği an yere çakılmış gibi oldum. Benim aileme kavuşacağım zaman mutlu olacağımı bilmek, onu daha da mutlu etmişti.

KAYIP RUHLAR MAHZENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin