Bu bölümün şarkısı sizin dinlerken en üzüldüğünüz şarkı olsun ama ben yine de şarkı adı yazıyorum :')
Dedublüman - Çözemezsin
Çağan Şengül - Kırlangıç
Jorge Méndez - Cold•
Kanadım kırıldı. Uçmak için hazırlandığım an kanadımı acımadan kırdılar. Soluğumu kestiler. Beni öldürmediler ama öldürseler bu kadar yanmazdı canım. Bu kadar ölmezdim.
Kaburgalarım tenime batıyor gibi kıvrandım acıyla. Nefes almak istedim ama yapamadım. Ruhuma çarpan çaresizlik son durağımdı. İlerisi yoktu, eğer varsa bile ben göremiyordum.
"Yapma," dedim sessizce. Sesim bir fısıltıdan öte gidemiyordu. Gözlerime dolan yaşlara engel olamıyordum. "Yalvarırım bunu yapma. Bırak onları, onlardan ne istiyorsun?"
Ona yalvarışımı umursamadım. Bir kez olsun ona baş eğmemişken tam şu an eğebilirdim. Sevdiğim adamı, 15 masum insanı, hele de 6 masum çocuğu öldürmemek için ayaklarına bile kapanırdım. Gözlerimi çocukların yaşlı gözlerinden bir türlü ayıramıyordum. Nasıl böylesine ağır bir ceza verebilirdi bana? Nasıl böyle bir şeye zorunlu tutabilirdi?
"Sana 2 seçenek sunuyorum. Ya bu insanlar ya da Azel Safkanlı. Kararını ver." Ciddi miydi? Gerçekten bu kadar mı acımasızdı?
Hızla ona döndüm. "Beni öldür." dedim net bir sesle. "Beni öldür hepsini bırak. Beni öldür, sana yalvarıyorum beni öldür." Herkesin yaşaması için kendimi kolayca feda edebilirdim.
Başını acımasızca iki yana salladı. "Zamanın kısıtlı, küçük Karakurt. Seçimini yapmak için yalnızca 2 dakikan var."
Soluğum kesildi. Gözlerim yandı, boynum yandı, yanaklarım yandı ama en çok ruhuma bağlanan kalbim yandı. Blöf yapıyordu... Blöf yapıyordu değil mi?
"Hiçbiri." dedim blöf yapmasına inanarak. "Hiçbirini yapmayacağım. Herkes yaşayacak."
Ben kendimi blöf yaptığına öyle büyük bir inanışla tutunnuştum ki... Ama inanışımı keskin bir şekilde kesecek bir şey oldu. Muhafızlardan biri tek bir an bile düşünmeden kılıcını bir adamın boynuna yasladı ve ben ne olduğunu anlamadan hızla yana çekip başını tamamen bedeninen kopardı. Dudaklarım arasından büyük bir çığlık koptu. Korku bedenime hükmetti, dehşet duygusu büyüdü. Bedenim geriye doğru sendelenirken, yüzüne kan sıçrayan çocukların sessiz ağlayışları sanki daha da yükseldi. Ağzıma kapanan ellerime hızla damlayan yaşlarım bakışlarımı buğulaştırdı. Korktum. Yemin ederim çok korktum. Korkum dinmiyor.
Göğsüme oturan ağırlık dudaklarımın arasından hıçkırığın kaçmasına neden oldu. Devamı geldi. Susamadım ki. Susamadım... Muhafız ayağıyla adamın başını dışarıya attığında bedeni zaten çoktan yere yığılmıştı. Çocuklardan biri bir anlık şaşkınlıkla adamın başsız bedenine baktı. Gözleri irice açılmış, küçük bedeni kasılmıştı. Ben o durumda hareket bile edemezdim ama o koşarak buraya doğru gelmek istedi. Bana doğru yaklaşmıştı ki, kılıcı tutan muhafızın teki ona doğru bir adım yaklaştı, "Hayır!" diye çığlık attım. Onu da öldürecekti ve yine bir an bile düşünmeden. Acımasızlardı, hem de fazla acımasızlardu. Çocuk, muhafızın ona bir şey yapmamasının sebebiyle bana doğru koşmayı başardı ve nedenini bilmediğim bir güvenle kollarını sıkıca bana sardı. Dehşet içinde diğerlerine bakarken erkek çocuğu bana daha sıkı sarıldı.
İçim söküldü, perişan oldum. Ölmek istedim. O an defalarca ölmek istedim. Ölünce geçer miydi bu acı? Geçmeliydi... Katlanılamazdı çünkü.
![](https://img.wattpad.com/cover/303366417-288-k735181.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR MAHZENİ
FantasyAzel Safkanlı ölmekten korkmazdı fakat Mihri Karakurt öldürmekten çok korkardı. 💫 Mihri Karakurt, laneti yüzünden kraliçe tarafından zindana kapatılmıştır. Bir gün zindan arkadaşının kardeşinin onları kurtarmaya gelmesiyle hiç çözülmeyecek bir dü...