İyi okumalar ❤︎
I will find you | Harry Lightfood, Audiomachine
"Görünüşünüz yalnızca kalpten bakabildiğinizde berraklaşır. Dışarı bakanlar düş kurar, içeri bakanlar uyanış yaşar."
- Carl Jung•
Araf iyi değildi.
İyi olduğunu söylüyordu ama bu bizi rahatlatmak için söylediği bir yalandı. Omzumu duvara yaslayıp Araf'ın kapısına baktım. Derdi neydi? Morali neden bozuktu? Bunları bilmek ve ona destek olmak istiyordum ama o bunları bilmemizi istemiyordu.
En sonunda dayanamadım ve kapısını tıklattım. "Gelebilir miyim?" diye seslendim kapının dışından.
"Bir sorun mu var?"
"Evet."
"Tamam, gel." Duyduğum son şeyle kapıyı araladım ve gülümseyerek içeriye girdim. Üzerine siyah, bol bir tişört giymişti ve yatağın üzerinde oturuyordu. Koyu kahve gözlerine baktım uzunca, sonrasında sessizce mırıldandım.
"Konuşmak istiyorum seninle bi̇raz."
"Konuşalım." deyip elini yatağa iki kez vurdu. Onun yanına oturup bedenimi ona çevirdim.
Derin bir nefes aldım. "Yaran iyileşmedi değil mi?"
"İyileşiyor."
"Ama şu an acı çekiyorsun. Laçin'in ilaçları işe yaramıyor mu? Ağrıyı hafifletmek için ayrıca verdiğini hatırlıyorum."
"Ağrıyı hafifletmesi için olan ilacı kullanmıyorum." dedi sabit bir sesle. Şaşkınlıkla bakmaya başladım.
"Neden?"
"Acıyı hissetmek istiyorum. Acıyı hissedip ona göre hayat sonsuzmuş gibi davranmaktan vazgeçmek istiyorum."
"Yapma." dedim kısık bir sesle. "O ilacı içersen kendini daha iyi hissedeceksin."
İç çekti ve başını omzuma yasladı. "Zaten çekmiyor muyum?" Başı eğik olduğu için sesi boğuk gelmişti.
Elimi onun sırtına dokundurdum ve yavaşça sıvazladım. "Neden acı çekiyorsun?"
"Yarın anne ve babamın ölüm günü. Ne acı... Onları bir kez daha görmek isterdim. Bir kez daha sarılmak, koklamak, öpmek..."
İçimin yandığını hissettim. "Seni anlıyorum," diye fısıldadım. "ama kendi bedenine bunu yapma. Kendine böyle zarar verme. Senin zarar görmeni istemiyorum."
"Söyleyene bak." deyip başını kaldırdı. "Sen sanki kendine çok iyi bakıyorsun."
"Benim durumum başka." dedim çenemi dikleştirerek. O an küçük bir gülüş yüzünde parladı, ben de gülümsedim. "Hep böyle gül, olur mu? Sana somurtmak yakışmıyor."
"Yakışmıyor mu?" Şaşırmış bir ifade takındı. "Bana her şey yakışıyor gibi hissediyordum."
"Sana her şey yakışıyor zaten ama sen yine de gül." Başını salladı ve ayağa kalktı. "Nereye?"
"Ağrımı azaltmak için ilacımı almaya."
Bu gülümsememi daha da büyüttü. "Güzel fikir."
•
10 gün geçmişti ve üzerimde bir büyü etkisi yoktu. Kraliçe vazgeçmiş olabilir miydi gerçekten? Belki de umursamamaya başlamıştı ve beni bırakmıştı? Bu fikir uzak geldi ama yine de tek dayanağımdı. Üstelik buradaki kimsenin benim yüzümden tehlikeye girmesini istemiyordum. Benim yüzümden birilerinin onlara zarar verecek olma ihtimali bile korkunçtu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR MAHZENİ
FantasiaAzel Safkanlı ölmekten korkmazdı fakat Mihri Karakurt öldürmekten çok korkardı. 💫 Mihri Karakurt, laneti yüzünden kraliçe tarafından zindana kapatılmıştır. Bir gün zindan arkadaşının kardeşinin onları kurtarmaya gelmesiyle hiç çözülmeyecek bir dü...