20.BÖLÜM; "DERİN BİR ACI"

84 14 34
                                    

Bölüm şarkısı - Hiç Işık Yok (No.1, Melek Mosso)
Şarkıyı kitabın şarkısı ilan ediyorum ama bundan No.1 ve Melek Mosso'nun haberi yok qhajwhzlwksl

Nefes alamayacak kadar kötü düşmüştüm. Dizlerim yara içinde, durmadan kanıyor. Kapatmak için hiçbir çabam yok, kapanmasını istemiyorum. Acılarımla büyümeyi alışkanlık hâline getirdim, bu hırsımı daha da büyütüyor.

Terk edilmiş bir harabeden farksızım.

Gözlerim gördüğüm vahşetin etkisiyle irileşti, kalbim sızladı. Zihnime sızan iblis, bunun nedenini bana sorgulatmak istedi.

Üzerine kabanı örttüğüm zaman bile uyanmayan Azel... o yaşıyor muydu?

Korkuyla arkamı döndüm ve Azel'in  yattığı koltuğun hemen önüne çöküp ellerimle kirli sakallı yüzünü avuçladım. "Azel," dedim endişe dolu bir sesle. Nefes nefeseydim, her an ağlayabilecek gibi hissediyordum. "Azel, uyan. Uyansana!"

Gözlerini yavaşça araladığında zehirleri tüm ruhumu kana buladı, dudaklarım arasından rahatlayan sert bir nefes çıktı.

Kaşları usulca çatıldı, endişeli yüz ifademe baktı. "Azazil'in kızı?" dedi uyuduğu için çatallaşan sesiyle. Alt dudağım titrerken kollarımı boynuna sarmış, başımı omzuna yaslamıştım. Afalladığını hissediyordum. "Neyin var?" diye sorduğunda yavaşça onun kokusunu soludum ve geriye çekildim.

"İyisin?" dedim sorar gibi. "İyisin."

"Neyin var?" diye tekrarladı kendini. Rahatlamış gibiydim ama henüz rahatlayamamıştım. Ayağa  kalkıp gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım. Yanılmış olmalıydım, yanılmalıydım, yanılmak zorundaydım. O görüntü gerçek olmamalıydı. Gözlerimi araladığımda burada daha fazla bekleyemeden koşar adımlarla odadan çıktım ve hemen alt kata indim.

Alt katta kimse yoktu. Hiç kimse.

Göğsüm hızla inip kalkarken arkamdan Azel'in sesini duydum. "Ne olduğunu bana söyleyecek misin artık?"

Ona ne cevap verdim ve ne baktım. Hızlı adımlarla dışarıya çıktığımda gördüğüm görüntüyle daha fazla yürüyemedim, olduğum yere mıhlandım. Omuzlarım düşmüş, çenem titremeye başlamıştı.

"Siktir," dedi Azel bir solukta. Boğazım yanmaya başladı, yüzüm karıncalanıyordu.

Onlarca kişi burada ölü olarak yatıyordu. Kanlar içinde ruhları bedenlerinden ayrılmıştı ve bacaklarım tutmuyor gibi hissediyordum. Tam karşımda, yerde yatan genç adam Yiğit'ti. Nefesimi tuttum ve yanına doğru ilerledim. Kalbine saplanan bıçağı gördüğümde ellerimi aniden dudaklarıma kapattım. Onun canlı bakan gözlerini görememek beni ürküttü. Öldüğünü bilmek bile inanamayacağım kadar korkutucuyken, öldürüldüğünü bilmek soluğumu kesti.

Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Bunca insan öldürülmüştü ve ben ne yapıyordum? Uyuyor muydum? Cidden uyuyor muydum? Kendime olan öfkeme yenik düştüm, gözlerimden damlalar birer birer düştü.

Korkunçtu. Çok korkunçtu. Onun yanında yatan genç kadın, yaşlı kadının yerine geçen ayna satan kişiydi. Boğazından akan kan yeri kana bulamıştı.

Dişlerimi sımsıkı birbirine kapattım ve ellerimi dudaklarımdan çekip diğer insanlara baktım.

Hepsi bir şekilde öldürülmüştü ve ben hepsini dün gece festival alanında görmüştüm. Bar, festival alanına çok yakındı. Bara gelenlerin hepsi de festivalden çıkanlardı.

KAYIP RUHLAR MAHZENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin