15.BÖLÜM; "ÖFKE"

81 13 20
                                    

Küçük bir kız çocuğuydum.

Bir adamı ağlaya ağlaya öldürdüğümde ben daha küçücük bir kız çocuğuydum. Bileğime geçirilen kalın iplerle zindana atıldığımda daha küçüktüm. 13 yaşında bir kızdım ben, bedenim küçükken ruhumu büyüttüler.

Kendi isteğim dışında olan bir gücü kontrol edememek benim suçum olmamalıydı.

Dudaklarımı acıyla birbirine örttükten sonra ayağa kalktım ve Azel'in arkasından ilerledim. Benim arkasından geldiğimi fark edince durdu ve ben tam arkasında durmak zorunda kaldım. "Yine mi?" dedi bıkkınlıkla. Yavaşça bana doğru döndü ve yeşilleri kehribarlarıma dokundu. "Tehlikeyi gerçekten sevdiğini düşünmeye başlayacağım, Azazil'in kızı."

Omuz silktim. "Tehlikenin ortasındayken o tehlikeli mi bu tehlikeli mi diye düşünemiyorum. Hadi gidelim."

"Yarıştayken çok ağır şeyler görmedin fakat bu gece eğer gelirsen göreceksin. Buna katlanabilecek misin?"

"Katlanabilirim sanırım. Katlanamazsam gideriz?"

Alayla güldü. "Alınma ama senin miden bulandı diye geri dönecek değilim. Beni romanlardaki başrollerden zannetme."

Göz devirdim. "Kaba bir insansın, cidden bak."

"Alınmam mı gerekiyordu?" dedikten sonra önüne döndü ve kapıdan dışarıya çıktı. Kapüşonlumu çıkartıp onun yerine dizlerime kadar inen siyah kabanı giymiştim. Yüzümü az çok kapatacak bir siyah bir şapka taktıktan sonra ben de Azel'in arkasından onun arabasına bindim. "İnatçı kadının tekisin." dedi derin bir nefes alıp. "Bunu sen istedin ve sorumlusu ben değilim."

"Sanki birilerine hesap veriyorsun. Böyle konuşarak beni vazgeçirmeye çalışıyorsan, biraz daha uğraş. Ben bu kadar basit şeylerle hemen tamam demem."

Daha fazla bir şey söylemedi. Aramızda koca bir sessizlik hüküm sürerken 15 dakikanın sonunda bir yere gelmiştik. Kalabalık insanların olduğu yere baktıkça olduğum yere sinesim geliyordu. Arabadan indik ve kalabalıktan sıyrılıp öne doğru ilerlemeye çalıştım.

Azel mi?

Azel geldiği anda kalabalık zaten iki yana yarılmıştı ve bu benim açıkça sinirimi bozdu. Neden ben geldiğimde de açılmıyorlardı sanki?

Gürültülü kalabalığı aştıktan sonra gördüğüm şeyi az çok tahmin edebiliyordum.

Kafes dövüşü.

Kahretsin buradaki iri adamlarla dövüşecek olamazdı değil mi? Tamam, Azel de fit ve kaslıydı ama buradakiler kadar iri sayılmazdı. Dudaklarımın aralıklı kaldığını fark eden adam yanıma geldi ve gülerek parmak uçlarını dudaklarıma dokundurup göz kırptı. "Kocana güven." dedi alayla.

"Bunlar seni döver." dedim aniden.

"Merak etme, en fazla ağzım gözüm dağılır öyle gelirim yanına. Ah, beni o zaman da beğenecek misin?"

Ona öfkeyle baktım. Bunlar cidden dalgaya alınacak konular değildi. "Seni beğendiğimi nereden çıkardın?" diye sordum.

Kaşlarını kaldırdı. "Dün yüzümü uzun uzun incelediğinde."

"Şansını zorlama, Azel. Seni beğendiğim falan yok."

"O hâlde ağzımın yüzümün kırılması senin için bir şey ifade etmez?"

"Ne yapayım?" diye ona gülümsedim. "Karın olarak yaralarını mı sarayım? Umurumda bile olmaz."

Güldü ve arkasına dönüp dövüş yerine doğru ilerledi. Ring gibi değildi. Cidden kafes gibi demir parmaklıklar bayağı yukarıya doğru uzanıyordu. Büyük ve boş bir alandı. Kalbim gümbür gümbür atarken Azel demir kapıyı açıp içeriye girdi ve onun ardından içerideki iki iri adam oradan çıktı. Yanımda birkaç tane adam vardı ve burada tek bir kadın bile olmaması sinirimi bozdu. En azından bir tane olabilirdi.

KAYIP RUHLAR MAHZENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin