34.BÖLÜM; "BOZULAN MÜHÜR VE AKAN KAN"

56 9 56
                                    

Heyecan bedenimi sarıp sarmaladı sıkıca. İhtimali bile beni gülümsetip bu hâle getiriyorsa, gerçekleşeceği zaman olacağı düşünemiyordum.

Laçin saatlerdir kehanet kitaplarını araştırıyordu ve tabii hepimiz de bakıyorduk ama Laçin kadar bilgili olmadığımızdan sadece olabilecek olan şeyleri ona gösteriyorduk.

Bu ihtimali duyduğu an herkese söylemişti ve herkesin eline kitap tutuşturmuştu. Nefes almakta zorlansam bile buna aldırmadan araştırdım. Bir yanımda Dolunay, diğer yanımda Tomris vardı. Ezra odanın köşesindeki koltuktaydı ve Laçin de onun yanındaydı. Araf buraya gelmeyi tercih etmemişti, mutfakta araştırmak onun için daha iyiydi. Kesinlikle bir süre beni görmek istemiyordu.

Onu görsem ağlayarak sıkıca sarılacaktım hâlbuki ama muhtemelen beni gördüğünde, o gün Azel'in tam kalbine hançeri sapladığım an geliyordu.

Dişlerimi sıkıp düşüncelerimi uzaklaştırdım ve okumaya devam ettim. Bir süre sonra okuduğum şeyle beraber Laçin'e seslenip yanıma gelmesini sağladım. Seslice okudu.

"Öldürülen bedenler, katledilen ruhlar. Her sonun başlangıcında olan bedenlerini terk eden ruhların yeni durağı artık orası. Saklı öfkeleri ve dinmeyen acıları. Oradalar. Çok yakında ve çok uzakta. Oradalar. Sonsuzluğun yerindeler. Onları bulmak istersen öleceksin. Onları bulmak istersen öldüreceksin. Onları bulmak istiyorsan iblisin kanından olan kişiyi bulacaksın ve mührünü büyüye ekleyeceksin." Kaşlarını çatıp bana baktı ve son cümleyi tekrarladı. "Onları bulmak istiyorsan iblisin kanından olan kişiyi bulacaksın ve mührünü büyüye ekleyeceksin."

"Azazil'in kanından olan kişi... o ben oluyorum öyle değil mi? Mühür ise Azel'le benim mührüm. Tamam, ne gerekiyorsa. Gerekiyorsa canımı bile veririm."

"Mihri," dedi buruk bir tebessümle. "boynundaki mührünü kesip oradan kanın akmasını sağlamam gerekiyor."

Apaçık bir şekilde şaşkınlığımı yüz ifademe yansıtıyordum." Şey, " dedim şaşkınlığımdan yavaş yavaş sıyrılırken. "Tamam, yapalım."

"Mihri, orada evlilik mührünüz de var." dediğinde duraksadım. "Kar tanesini kesersem, evlilik bağınız da bozulur."

Bakışlarımı tavana diktim, dolan gözlerimi saklamaya çalışıyordum. "Zaten artık evli olmamızı isteyeceğini sanmıyorum." dedim sert bir fısıltıyla. Bir an herkes durdu ve bana baktı, onlara bakmasam bile bunu görebiliyordum. Ben her ne kadar engellemeye çalışsam da akan yaşla beraber başımı eğdim ve aceleci bir tavırla sildim. "Her neyse, sonucu ne olursa olsun yapalım."

"Canın yanacak, dikkatli olmaya çalışacağım ama damarının patlaması olası bir sonuç. Sonunda ölüm de olabilir, Mihri. Belki de başka bir yol bulmalıyız."

"Saatlerdir arıyoruz." dedim mırıltıyla. "Daha fazla vakit kaybedemeyiz." Ezra konuşacak oldu ama aniden konuşmamla sessiz kaldı. "Eğer ki ölürsem, o zaman ona, onu çok sevdiğimi söyleyin. Olur mu?"

"Mihri," dedi Dolunay fısıltıyla. "Öyle bir şey olmayacak, tamam mı? Ona sen söyleyeceksin ne kadar sevdiğini."

Bunu yapacak yüzüm yoktu belki ama yine de umuyordum.

Ezra, "Bak, başka bir yol da bulabiliriz. En azından deneriz. Şimdi bir anda senin böyle bir zarar görmene izin veremem." dediğinde başımı iki yana salladım.

KAYIP RUHLAR MAHZENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin