18.BÖLÜM; "GÜÇ"

81 12 16
                                    

Yakıcı bir his boğazıma kadar ulaştı. İçimdeki küçük masum kız ellerini kana buladı ve o yakıcı hisle beraber sonsuza dek en içime gömüldü. Toprağını örtemedim, daha fazla üşüdü, aldırmadım. O küçük kız zaten hep üşürdü.

Bileklerimde hissettiğim acıyla dişlerimi sıkıp dolan gözlerimi yumdum ve sırtımı yasladığım duvardan yavaşça aşağıya doğru sürterek indim. Kalçam yere değdi, başım ise sertçe duvara.

Bir ağrı tüm bedenimde gezindi, bu artık dördüncüydü. Dördüncü kez bu aynı hissi yaşıyordum ve bu berbatın daha da ötesiydi.

"Azazil'in kızı?" Duyduğum sesle birlikte dudaklarımdan bir hıçkırık koptu ve ona bakamadan başımı dizlerime yaslayıp ellerimi de bacaklarıma sardım ve iyice kendime çektim. Önüme eğildi, bir süre durdu. Hıçkıra hıçkıra ağlarken onun eli elimin üzerine dokundu. "Bana bak."

Cevapsız kaldım, ona da bakmadım. Kalbim sıkışıyordu, acı çok yoğundu. Hak etmişti, cezasını vermiştim ve pişman değildim fakat yine de canım yanıyordu.

"Kaldır başını." dediğinde dudaklarımı sımsıkı birbirine kapattım ve titrek bir nefes çektim içime. "Kaldır başını, Azazil'in kızı. Bana ne olduğunu anlat."

"Dördüncü kez yaptım bunu." dediğimde duraksadığını, sonrasında ise içine derin bir nefes çektiğini fark ettim. "Dördüncü kez birinin ölümüne neden oldum." Başımı kaldırıp ona muhtemelen kızarmış gözlerimle baktım. Gözlerime baktığı anda afalladı, sonrasında hemen toparladı ve bana dikkatle bakmaya başladı. "Ama bu sefer farklıydı. Bu sefer bunu ben istedim."

"Sen mi istedin?" Kaşları çatılmıştı. "Bilerek mi yaptığını söylüyorsun?" Başımı salladım ağır ağır.

"Ben istedim."

Ayağa kalktı ve elini uzattı. İçimi acıtan bir şey vardı ve elim istemsizce onun eline dokundu. Sanki elini tutsam acı uzaklaşacakmış gibi. Elini tuttuğum anda beni hızla ayağa kaldırdı. Acı geçmedi. Etraftaki insanları gördükçe olduğum yere daha fazla sinmek istiyordum. Kimse beni, kanlı yüzümü ve yaptıklarımı görmesin istiyordum.

Laçin görmüştü. Bundan sonra nasıl bir tepki vereceğini az çok tahmin edebiliyordum. Benden korkacak ve uzaklaşacaktı. Haklıydı da...

Azel'in nefesini sertçe verdiğini duydum. Bir eli bacağımı, bir eli sırtımı buldu ve ben daha farkına varamadan beni kucağına aldı. Havalandığımda ona şaşkınlıkla bakarken konuştu. "Yüzünü boynuma göm, kanlar gözükmesin."

Yutkundum. Kollarımı yavaşça boynuna dolayıp başımı omzuna yasladım. Böylece yüzümü kimse görmüyordu. bu beni az da olsa rahatlattı. Yürüdü, kucağında benimle uzun bir süre yürüdü. İnsanların bize baktığına emindim ama başımı kaldıramıyordum. Hissettiklerimin yoğunluğunu, Azel'in kokusunu soluyarak geçirmeye çalıştım ama olmuyordu. Kokusu rahatlatıcıydı ama bu ızdırap bitmiyordu.

Bir anlık duraksamanın ardından bir yere girdik. Müzik sesi kulağıma ulaştığı anda buranın Azel'in yeri olduğunu anladım. Beni odasına götürüyor olmalıydı.

Dediğim gibi oldu, beni odasına çıkarttı. Ardından bedenimi yatağa bıraktığında içimden gelen hisle ellerimi yüzüme kapattım ve başımı yastığa daha fazla yasladım. Çok kısa bir süre yanımdan ayrıldı. Geri geldiğinde yatakta yanıma oturmuş, ellerini ellerimin üzerine yerleştirmişti. Yavaşça ellerimi yüzümden çekerken ona bakmak istemedim ama yine de baktım. Bakmam gerekiyormuş gibi hissediyordum.

KAYIP RUHLAR MAHZENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin