29.BÖLÜM; "KISKANÇLIK"

69 7 31
                                    

Yaşadığım günün kesinliği bile yokken yarını düşünerek kendimi harap ederek doğru şeyi mi yapıyordum? Bazı şeyleri fazla düşünerek kendimi yıprattıkça genç ruhumun daha da yaşlandığını hissediyordum. Kendime zarar veriyordum günden güne ve bunun pişmanlığını ruhumda büyük bir iz olarak taşıyordum.

Azel bana doğru yaklaşırken vücudumu bir titreme sardı ve gözlerim tekrardan onun kucağında gözleri kapalı bir şekilde yatan Buğu'ya döndü. "Ne oldu ona?" diye sordum endişe içinde. Elbisesi askılı olduğu için eline doğru sızarak yere damlayan kanın kaynağının omzu olduğu belli oluyordu.

Azel bana cevap veremeden onu üst kata çıkardı. Peşinden gitmeden önce mekândaki insanların korku dolu bakışkarına kısaca bakıp, "Korkmayın, halledeceğiz." dedim. Birkaçı onaylayan mırıltılar çıkardı ama birkaçı yukarı çıkmaya çalışınca bedenimi merdivenlerin önünde siper ettim ve bana telaşlı gözlerle bakan yabancı insanların gözlerine tek tek baktım. "Halledeceğiz, dedim. Sakin olun lütfen."

"Buğu benim arkadaşım." dedi bir kız endişe içinde. Kirpikleri titriyordu. "Ona ne olduğunu öğrenmem lazım."

"Tamam, sadece sen gel. Diğerleri burada kalıyor." Kızı önüme aldım ve arkamda bıraktıklarıma kısa bir bakış atıp nefesimi vererek hemen ben de üst kata çıktım. Laçin'in Azel'in odasına girdiğini gördüğümde Buğu'yu oraya götürdüğünü anlayıp ben de odaya girdim. Buğu'nun arkadaşı olduğunu iddia eden kız da girdiğinde Azel'in Buğu'yu çoktan yatağa yatırdığını, Araf'la beraber başında dikildiklerini fark etmiştim.

"Ne oldu?" diye tekrarladığımda Azel bana döndü. Beyaz gömleğinin üzerindeki kan lekesine baktıktan sonra yutkundum ve bakışlarım onun gözlerine tırmandı.

Buğu'nun arkadaşı olan kız hemen onun yanına doğru ilerledi ve yanına oturup parmaklarıyla boynuna değen uzun saçlarını uzaklaştırdı. Boynundaki derin kesikten akan kan çoktan durmuştu ama yine de Azel'in beyaz yastığını kana bulamıştı.

"Onu gördüğümde bir adam hemen önündeydi ve elinde kanlı bir bıçak vardı. Ben oraya doğru ilerlerken adam kaçtı ve Buğu kucağıma yığıldı." Açıklamasıyla başımı salladım ve yatağa doğru ilerledim. O sırada Laçin odasından getirdiği merhemler ve ilk yardım malzemeleriyle birlikte yatağın kenarına geldi. Kızı kaldırdı ve kendisi Buğu'nun yanına oturarak yarayı inceledi ve ardından yarayı dikkatle temizleyip kendisinin yaptığını bildiğim merhemi boynuna yavaşça sürdü.

"Dikilmesi gerekmez mi?" diye sordum şaşkınca. Laçin bana bakmadan sargı bezini onun boynuna sararken, "Hayır, bu yeterli." diye yanıtladı beni. Başımı salladım belli belirsiz.

"Derin gözüküyor ama o kadar derin değil. Biraz dinlensin." dedi ve Araf'ın yardımıyla onu oturur pozisyona getirdi. Arkadaşı ağlamaya başlamıştı ama kimse onu teselli etmeye çalışmadı. Buğu'nun güzel yüzüne baktıkça garip bir kıskançlık duygusu damarlarımdan zehir gibi akıyordu. Onun Azel'e olan ilgisinin farkındaydım ve bu bile beni deli ediyordu.

Laçin cebinden çıkardığı küçük şişeyi Buğu'nun ağzına yasladı ve ona içirdi. Sonrasında ayağa kalktı, bakışları bir bana bir de Azel'e dokundu ve sonrasında yanıma gelip bana gülümsedikten sonra odadan çıktı. Arkadaşı hemen Buğu'nun yanına oturdu ve yüzünü ellerinin arasına alıp usul usul ağlamaya devam etti.

"O iyi bir kız, kim neden ona böyle bir şeyi yapar ki?" Derince soluklandı. "Bir düşmanı olamayacak kadar iyi."

"Bilemezsin." dedim kısık bir sesle. Bu söylediğimden sonra Azel'in bakışları yavaşça beni buldu. "Her neyse. Dinlenmesi ve uyanması için zaman verin. Uyandığında her şeyi anlatacaktır."

KAYIP RUHLAR MAHZENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin